headerLogo2b-18pt-myriadpro

4 Kardeş ve Nehrin Cazibesi

04 image6035 write record‘Hayır, kardeşimizi izleyeceğim. Babamıza göstermek için birimizin yaptığı kötülüklerin hesabını tutması gerekiyor.’

Böylece iki kardeş, bir kardeşlerini kulübe yapar, diğerini yargılar durumda bırakarak geri döndüler.

Geride kalan iki kardeş ateşin yanında kalıp birbirlerini teşvik etmeye ve evlerinden söz etmeye devam ettiler. Sonra, bir sabah en küçük kardeş kalktığında yalnız olduğunu gördü. Kardeşini aradı. Vadide miydi yoksa yamaçta mı? İkisinde de yoktu. Nehrin kenarında taşları üstüste dizerken buldu onu.

Taşları üst üste dizen kardeş bir yandan çalışırken bir yandan da açıklama yapıyordu, ‘Hiç faydası yok, babam bana gelmeyecek. Benim ona gitmem lazım. Ben onu gücendirdim. Onu hayalkırıklığına uğrattım. Tek bir seçenek var. Nehrin yukarısına doğru bir yol yapacağım ve babamızın yanına gideceğim. Akıntıya karşı Şatoya gidene kadar kayaları üstüste koyacağım. Ne kadar çok çalıştığımı ve ne kadar azimli olduğumu görünce kapıyı açıp beni eve almaktan başka seçeneği olmayacak.’

Diğer kardeş, taşları üstüste dizen kardeşine nasıl karşılık vereceğini bilemedi. Yanlarından akan akıntının gücüne baktı, kafasını salladı ve tek başına ateşin yanında oturmak için geri döndü. Günlerce tek başına yaşadı ama bir sabah arkasında tanıdık bir sesin şöyle dediğini işitti, ‘Baba, sizi eve geri götürmek için beni gönderdi.’

En küçük kardeş, kafasını kaldırdı ve en büyük abisinin yüzünü gördü. ‘Bizim için geldin!’ diye bağırdı. İkisi uzun uzun birbirlerine sarıldılar.

‘Peki ya kardeşlerin?’ diye sordu abisi sonunda.
‘Biri burada bir ev yaptı. Diğeri onu izliyor. Üçüncüsü de nehirden yukarı doğru bir yol yapıyor.’

Böylece İlkdoğan diğer kardeşlerini bulmak için yola çıktı. Önce vadide kulübe yapanın yanına gitti.

05 parable of the river finger pointing2 45‘Git buradan yabancı!’ diye bağırdı kardeşi pencereden.‘Burada istenmiyorsun!’
‘Seni eve götürmek için geldim’ dedi ağabeyi.
‘Doğru değil. Sarayımı almak için geldin.’
‘Bu bir saray değil,’ diye karşı çıktı İlkdoğan, ‘bu sadece bir kulübe.’
‘Bir saray! Aslına bakarsan, vadidekiler arasında en güzeli. Kendi ellerimle yaptım. Şimdi git buradan. Sarayımı elimden alamazsın.’
‘Babanın evini hatırlamıyor musun?’
‘Babam yok benim.’
‘Sen, havanın sıcak olduğu, meyve sebzenin bol olduğu ve babanın huzurunda yaşamanın sonsuz bir keyif olduğu uzak bir ülkede bir şatoda doğdun. Nasıl olur da, ‘Babam yok benim’ dersin? Babana itaatsizlik ettiğin için bu garip ülkede buldun kendini! İyi haber, seni eve geri götürmek için gelmiş olmam.’

Erkek kardeşi İlkdoğana, bu yüzü gördüğü bir düşten hatırlarmışçasına kulübesinin penceresinden baktı. Ne var ki, bu duraklama ancak bir an sürebildi çünkü birdenbire evdeki vahşiler de pencereye doluştular. ‘Git buradan yabancı!’ diye bağırıyorlardı. ‘Burası senin evin değil.’

‘Haklısın’ diye yanıtladı İlkdoğan oğul, ‘ama onun evi de değil.’

İki kardeş bir kez daha göz göze geldiler. Kulübeyi yapan kardeş bir kez daha yüreğinde bir çekim hissetti ama vahşiler güvenini kazanmıştı. Bir gecede olmamıştı bu ama olmuştu işte. Kulübeyi yapan kardeşi kendilerini ve yollarını izlemeye ikna etmişlerdi, ‘Tek istediği senin sarayın,’ diye bağırıyorlardı, ‘Gönder gitsin buradan!’

O da öyle yaptı.

06 mirror tells all1 temp5 45İlkdoğan diğer kardeşi aradı. Pek uzağa gitmesi gerekmedi. Kulübeye yakın yamaçta, vahşileri görebilecek uzaklıkta, suç arayan oğul oturuyordu. İlkdoğanın yaklaştığını görünce şöyle bağırdı, ‘Kardeşinin günahını görmek için burada olman ne kadar iyi! Sırtını Şatoya döndüğünün farkında mısın? Artık evinden hiç söz etmediğinin farkında mısın? Geleceğini biliyordum. Yaptıklarını dikkatli bir şekilde kaydettim. Onu cezalandırmalısın! Öfkeni ancak alkışlarım. Hak ediyor! Kardeşinin günahlarının karşılığını ver.’

İlkdoğan yumuşak bir sesle şöyle dedi, ‘Önce senin günahlarınla uğraşmamız gerekiyor.’

‘Benim günahlarım mı?’

‘Evet, babanın sözünü dinlemedin.’

Oğul sırıttı ve sözleri tokat gibi indi. ‘Benim günahlarım hiçbir şey onunkilerin yanında. Günahkar orada!’ diye iddia etti kulübeyi göstererek. ‘Dur da sana orada kalan vahşilerden söz edeyim…’

‘Bana kendinden söz etmeni tercih ederim.’

‘Benim için kaygılanma. Kimin yardıma ihtiyacı olduğunu sana göstereyim,’ dedi kulübeye koşarak. ‘Hadi gel camdan içeriye bakalım. Ben bakarken hiç görmüyor. Birlikte gidelim.’ İlkdoğanın kendisini izlemediğini fark etmeden önce kardeş çoktan kulübenin yanına varmıştı.