headerLogo2b-18pt-myriadpro

4 Kardeş ve Nehrin Cazibesi

07 rocks a few in the water 45Sonra abi nehrin kenarına gitti. Orada, son kardeşini dizlerine kadar suyun içine girmiş halde kayaları üst üste koyarken buldu.

Büyük bir sevinçle, gürül gürül akan suların sesini bastırarak bağırdı, ‘Baba seni eve götürmem için beni gönderdi!’  

Kardeşi kafasını kaldırıp bakmadı bile ama kardeşinin sözlerini duymadığı için değil. Ters bir şekilde şöyle yanıtladı, ‘Şu an konuşamam. Çalışmam lazım.’
‘Baba, düştüğünü biliyor. Ama seni bağışlayacaktır…’
‘Olabilir’ diye araya girdi kardeşi, akıntıda dengesini korumaya çalışıyordu, ‘ama önce Şatoya varmam lazım. Nehirden yukarı doğru bir yol yapmam gerekiyor. Önce buna layık olduğumu göstermem lazım. Ondan sonra merhametini isteyeceğim.’

‘Merhametini çoktan verdi. Seni nehirden yukarı taşıyacağım. Asla bu yolu yapmayı başaramazsın. Nehir fazlasıyla uzun... Bu iş senin ellerine göre çok büyük. Baba seni eve taşımam için beni gönderdi. Ben daha güçlüyüm.’

Taşları üst üste koymaya çalışan kardeş ilk kez abisinin yüzüne baktı. ‘Nasıl böyle saygısız bir şekilde konuşmaya cesaret edersin? Babam öylesine bağışlamaz. Günah işledim. Büyük bir günah işledim! Nehirden uzak durmamızı söyledi, biz de sözünü dinlemedik. Ben bir günahkarım. Bunun karşılığında çok şey yapmalıyım.’

‘Hayır, kardeşim, daha çok çalışman gerekmiyor. Daha çok lütfa ihtiyacın var. Babamızın eviyle senin arandaki uzaklık fazlasıyla büyük. Ne yeterince gücün var ne de yolu yapacak kadar çok kaya bulabilirsin. Babamız bu nedenle beni gönderdi. Seni eve taşımamı istiyor.’

08 rocks stack of them at night99 45‘Yapamayacağımı mı söylemek istiyorsun? Yeterince güçlü olmadığımı mı söylemek istiyorsun? Yaptıklarıma bak. Kayalarıma bak. Daha şimdiden beş adım atabiliyorum!’

‘Ama daha elli milyon kaya koyman gerekiyor! Dinle, seni buradan eve götürmeye yetecek kadar kaya yok!’

Küçük kardeş İlkdoğana öfkeyle baktı. ‘Senin kim olduğunu biliyorum. Kötülüğün sesisin. Beni kutsal işimden uzaklaştırmaya çalışıyorsun. Çekil önümden, yılan!’ Nehre koymak üzere olduğu küçük taşı İlkdoğana attı.

‘Sapkın!’ diye bağırdı kayaları dizen. ‘Git bu ülkeden. Beni durduramazsın! Bu yolu yapacağım ve babamın önünde duracağım ve beni bağışlamak zorunda kalacak. Onun beğenisini kazanacağım. Merhametini kazanacağım.’

İlkdoğan olumsuz anlamda kafasını salladı. ‘Kazanılan beğeni beğeni değildir. Kazanılan merhamet merhamet değildir. Sana yalvarıyorum, bırak da seni nehrin yukarısına taşıyayım.’

Aldığı karşılık ikinci bir taş oldu. Bu taş ve başka bir taş kafasının üstünden geçerken İlkdoğan döndü ve orada ayrıldı.

En küçük kardeş İlkdoğan geri geldiğinde ateşin yanında bekliyordu.
‘Diğerleri gelmedi mi?’ diye sordu gözlerine inanamayarak.
09 image11867 xxx piggyback 45‘Hayır. Kimse gelmedi ve kimse gelmeyecek. Biri iyi vakit geçirmeyi, diğeri yargılamayı ve üçüncüsü çalışmayı tercih etti. Üçü de babamızı seçmedi.’
‘O zaman burada mı kalacaklar?’
Abileri yavaşça kafasını salladı. ‘Şimdilik öyle.’
‘Biz de babamıza mı döneceğiz?’ diye sordu kardeşi.
‘Evet.’
‘Beni bağışlayacak mı?’
‘Bağışlamayacak olsa beni gönderir miydi?’
Böylece küçük kardeş İlkdoğanın sırtına çıktı ve eve yolculuk başladı.’

(SON)

Ruhsal şeylerle ilgili olduğunuzu ve öyle olmasaydınız web sitemizi ziyaret etmeyeceğinizi düşünerek, sık sık düşündüğünüzden emin olduğum bir soru sormama izin verin. Cennete gidip gitmeyeceğinizi biliyor musunuz? Yoksa benzetmede olduğu gibi göksel Şatoya nasıl gidebileceğinizi biliyor musunuz? Aslında İsa dünyaya, benzetmedeki İlkdoğanın nehir aşağı geliş nedeniyle aynı nedenle geldi. İsa bir peygamberden daha fazlasıdır. Kurtarıcı’dır. Geriye dönüş yolunu kazanmaya ya da hak etmeye çalışmamıza gerek yoktur. Birincisi, Tanrı kimsenin borçlusu değildir. Ama öyle olsaydı bile, Tanrı taşlarımızı görüyor. Taşları nasıl dizersek dizelim, ne kadar azimli bir şekilde toplamaya çalışırsak çalışalım görevi tamamlamak için yeterli değildirler.

Sadece kötü insanların değil, iyi insanların da cennete giremeyeceklerini öğrenmek sizi şaşırtıyor, öyle değil mi? Bir düşünün. Tanrı’yla ilgilenmeyen kulübedeki keyfine düşkünler, kayaları toplayan, nehirde kayaları üst üste dizerek içtenlikle Şato’ya ulaşmaya çalışan kadar cennetten uzaktı. Kuşkusuz, iyi olmaya çalışmak kötü olmaktan çok daha onur vericidir ama iyi insanların Şato’ya dönmek için kullanmayı umdukları kaya yığını asla yeterli olmayacaktır.