CENGİZ: Sinsi bir şekilde sözleri çarpıtmalarıyla bir peygamberliği gerçekleştirdiklerini de görüyorum. Ne kadar ilginç!
JUSTIN: Doğru. Sözlerin çarpıtılmasından bahsediyoruz, sözlerin fiziksel olarak değiştirilmesinden değil. Öğrenmemiz gereken şey iki tip ‘tahrif’ arasındaki fark. Tahrif-i lafzi (metnin kendisinin değiştirilmesi) ve tahrif-i ma’nawi (metnin anlamının değiştirilmesi) arasındaki farkı görmemiz gerek. Umarız, bugünkü konuşmamızdan Kuran’ın, Yahudi ve Hıristiyan Kutsal Yazıları’ndan söz ettiğinde tahrif-i lafzi’den söz etmediğini öğreniriz.
Okuyucu için not: Bu konuyu İncil Güvenilir Mi? Müslüman Okuyucularımız İçin Sonsöz başlıklı bir yazıda ele alıyorum.
Justin devam etti. “Yıllar önce, deli dolu ve ahlaksız bir yaşam sürdürüyordum. En yakın arkadaşlarımdan biri çok zengindi. Babası, ülkemizdeki petrol şirketlerinden birinin sahibiydi. Bahamalar’a tatile gitmeden önce bana üç şey verdi. Kullanmam için spor arabasını ve benzin için bir kredi kartı. Tabii ki, babasının şirketinin ürettiği benzin markası içindi.”
Justin çayından bir yudum almak için durakladı.
CENGİZ: İlginç, peki üçündü şey neydi? İsviçre’de bir villa mı?
JUSTIN: İstemez miydim? Ama hayır, Kuran’dı. Aslında hiç dindar biri değildi. Kendisi Kuran’ı okumamıştı ama Kuran’da hayatıma çeki düzen verecek bir şey bulabileceğimi düşündü. O zamanlar İncil’i okumamıştım. Bu nedenle, Kuran okuduğum ilk din kitabı oldu.
Karşılıklı olarak Kutsal Yazılarımızı okumamızı önerdiğimi hatırlıyor musun? “Ben senin kutsal kitabını okudum. Sen benimkini okudun mu?” diye sormuştum.
CENGİZ: Ben de, “Hayır, okumayı bırak, elime İncil bile almadım” demiştim.
JUSTIN: Muhtemelen Kuran’ı senin kadar iyi bilmiyorum ama şimdi söyleyeceğim şeylerin Kuran hakkındaki kişisel bilgilerime dayandığını bilmeni istiyorum. Tamam mı?
CENGİZ: Tamam. Aslında, dostluğumuzun ilk dönemlerini düşündüğümde, ruhsal şeylere olan ilgin nedeniyle seni daha çok tanımak istediğimi söylemeliyim. Batılılar hakkında kafamdaki şablona uymuyordun.
JUSTIN: Bunu duyduğuma sevindim. Daha önce birçok kez söylediğim gibi, hayatımda fark yaratan İsa oldu. Ne bir inanç bildirgesi, ne uymam gereken din kuralları listesi, ama bir insan. Daha önce alıntı yaptığım ayet, yeniden okumak için arada sırada üzerindeki tozu aldığımız ilahiyatla ilgili eski bir söz değil. Doğaüstü, hayat değiştiren bir gerçek.
CENGİZ: Hangi ayet?
JUSTIN: “Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.”
CENGİZ: Keşke gerçek olsa.
JUSTIN: Hayatındaki zorlukları görmezden gelmiyorum. Sana öğretilenler nedeniyle İncil’e inanman zor bir şey. Ama neden İsa’nın önerisine uymuyorsun? Diyor ki, “Eğer bir kimse Tanrı'nın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğretinin Tanrı'dan mı olduğunu, yoksa kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir.” (Yuhanna 7:17, İncil). Tanrı gerçeğini ulaşabileceğin bir yere koydu. İncil’i dürüst bir yürekle ve Tanrı’ya itaat ederek oku ve sonunda İsa’nın öğretişlerinin ilahi ve bozulmamış gerçekler olduğunu kendin keşfedeceksin.
CENGİZ: Bu Tanrı’dan gelen inanılmaz bir meydan okuma. Tanrı, kendisine itaat etme arzumun, beni İncil’in muazzam öğretilerini benimsemeye yönelteceğinden emin. Bunu söylüyor, değil mi?
JUSTIN: Evet. İsa’nın öğretişleri vicdanına konuşacak. Kanıt içinde görülecek. Ancak sen elde ettiğini bileceksin. Çok özel bir şey. Seninle Tanrı arasında bir şey.
CENGİZ: Yani, tabii, İsa’nın öğretişleri değiştirilmemiş bir İncil’in parçası ise.
JUSTIN: Doğru. Ancak İncil güvenilir olduğu takdirde doğrudur. Ama Yahudilerin Tevrat’ın metnini değiştirip değiştirmedikleri meselesine dönelim. Son bir şey söylemek istiyorum. Tahrif-i lafzi gerçekleşti mi? Kuran’da yaptığım çalışmalara göre hayır. Kuran bazı Yahudilerin Kutsal Yazılar’ı dilleriyle çarpıttıklarından söz eder. Bunu Al-i İmran 3:78’de okuyoruz. Sözleri doğru yerlerindeyken değiştirdiklerini okuyoruz. Bu da, ayetleri bağlamlarından koparttıkları anlamına geliyor.
İki arkadaş Maide 5:13-14 ve 5:41’e baktılar.