headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa Yeruşalim İçin Ağlıyor

Yaratıcı O Buyruğu Vermedi!

07 image10997 heart love cross sharper 45Kent kapılarının dışında üç çarmıh üzerinde üç kişi asılıydı. En solda bir hırsız asılıydı. En sağda başka bir hırsız. Suçlarının cezasını çekiyorlardı. Ortadaki ise bizim günahlarımızı taşıyordu. Hepsi kollarından iki yana gerilip acımasızca çarmıha çivilenmişti. Başları sürekli öne düşüyordu. Rüzgarla birlikte inliyorlardı. Bu üçlünün yanında yerde Roma askeri üniformaları içinde adamlar oturuyordu. Dinsel giysileri içinde uzakta, yan tarafta kibirli ve kendini beğenmiş adamlar duruyordu. Kederle örtünmüş kadınlar tepenin eteklerinde birbirlerine sarılmış bekliyordu. Yüzlerinde gözyaşlarının izleri görünüyordu.

Tüm gökler savaşmaya hazırdı. Sonsuzluğun tümü koruma konumuna geçmişti. 
Ne var ki Yaratıcı buyruk vermedi. En yüksek rütbeye sahip melek diğerlerine dönüp şöyle dedi, “Bu kadar acı verici olmaz eğer biz...” Yaratıcı yumuşak bir şekilde araya girdi. “Ama sevgi olmaz.”

Bizim küçük akıllarımızın Tanrı’nın sevgisini anlamasına imkan yoktur. Fakat bu durum Tanrı’nın bize gelmesine engel olmadı. Göklerden sevgiyle baktı. Yeruşalim’e sevgiyle baktı. Dirildiği Pazar günü mezardan çıktığında gömülü olduğu mezarı mühürlü tutmakla görevlendirilmiş Romalı askerlere sevgiyle baktı. Son olarak, bu dünyadan ayrıldı ve yine bizlere göklerden sevgiyle bakıyor.

Bu tür bir sevgi için söylenebilecek en uygun şey ne olurdu? Tanrı üzerine insanlığı giyiniyor, dünyamıza geliyor ve bizim için bedeninin kurban edilmesine izin veriyor. Cennette bizsiz yaşamaktansa bu şekilde ölmeyi seçiyor. Peki biz bunun karşılığında ne yapmalıyız? Dilimizin tutulması iyi bir başlangıç olabilir. Sonra şunu düşünün:

“Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir?  (Romalılar 8:31)

08 image10065 ventian blinds fear hide judgment framed four sides 45Soru sadece ‘Kim bize karşı olabilir?’ sorusu değil. Bunu kolayca yanıtlayabilirsiniz. Kim size karşı? Hastalık, enflasyon, yolsuzkluk, bitkinlik, belalar ve her hafta yüz ayrı korku. Çoğunlukla en kötü düşmanımız kendimiziz. Örneğin yalan söylüyoruz. Sonra yalan söylemek konusunda yalan söylüyoruz. Ne zaman kolaylık sağlasa gerçeği çarpıtmak konusunda eğilimimiz olduğunu inkar ediyoruz. ‘Kim ben mi? Ben yalan söylemem; Gün ne kadar aydınlıksa ben de o kadar dürüstüm. Yalan söylemiyorum.” Size inanmak isterim fakat bu harika ayetin ne demek istediğini gözden kaçırmayalım. Eğer esin almış yazar ‘Kim bize karşı olabilir?’ diye sorsaydı düşmanlarımızı onlara karşı savaşacağımızdan çok daha kolay bir şekilde sıralayabilirdik. Fakat soru bu değil. Soru şu, EĞER TANRI BİZDEN YANAYSA, kim bize karşı olabilir?

Lütfen biraz sabırla anlattıklarımı izleyin. Bu ayette üç kelimeye dikkat etmemiz gerekiyor. ‘Tanrı bizden yana’ ifadesini yavaş yavaş okuyun. Sonra bu ifadeyi üç kez yüksek sesle okuyun ve her seferinde italik kelimeyi vurgulayın.

Tanrı bizden yana. 
Tanrı bizden yana.
Tanrı bizden yana.

Arkadaşlarınız, kardeşleriniz, meslektaşlarınız, sınıf arkadaşlarınız sizi bir şekilde ihmal etmiş olabilir fakat dualarınızla okyanusların Yaratıcısına, yüreğinizin Yaratıcısına ve günahlarınızın Taşıyıcısına ulaşabilirsiniz.

Tanrı’nın açıkladıkları hakkında dürüst olalım. İnanılmaz, değil mi? Tanrı, hakkında ne kadar çok öğreneceğimiz şey olduğunun farkına varmamızı sağlıyor. Aynı şekilde Tanrı hakkında öğrendiğimiz fakat düzeltmemiz gereken şeyler de var. Tanrı size karşı değil. 09 image11282 cool text 15.768.000 goldZaman içinde Tanrı’nın sizi sevmediği bir an bile olmadı. Tanrı sizden yana. ‘Belki’ değil, ‘yanaydı’ ve ‘yana olacak’ değil, Tanrı sizden yanadır! Bugün. Bir saat önce olduğu gibi bugün de sizden yana. Şu dakika olduğu gibi, eğer o kadar uzun yaşarsanız önünüzdeki 15.768.000 dakika (30 yıl) için sizden yanadır. 

Siz bu cümleyi okurken Tanrı sizden yanadır. Bu makalenin sonuna geldiğinizde fikrini değiştirip değiştirmeyeceğini görmeye gerek yoktur. Size karşı hislerinde son durumun ne olduğunu öğrenmek için sırada beklemeye veya yarın tekrar gelmeye gerek yoktur. Tanrı şu anda size karşı duyduğu iyi düşüncelerden daha iyi hislerle dolu olamaz. Önünüzdeki on saat boyunca daha iyi bir insan olmaya karar verirseniz size karşı sevgisi artmaz. Bu hafta mahallenizdeki herhangi bir ibadethaneye adımınızı bile atmasanız, size karşı sevgisi azalmaz.

“RAB, “Kadın emzikteki çocuğunu unutabilir mi?” diyor, “Rahminden çıkan çocuktan sevecenliği esirger mi? Kadın unutabilir, ama ben seni asla unutmam.”  (Yeşaya 49:15, Eski Antlaşma) 

Ne tuhaf bir soru! Eğer bunu okuyan bir anneyseniz bebeğinizi besleyip büyütüp sonra da ‘Bu bebeğin adı neydi?’ diye sorduğunuzu hayal edebiliyor musunuz? Böyle şey olmaz! Bebeklerine bakan anneler gördüm. Bebeklerinin saçlarını okşarlar. Yüzlerini severler. Bebeğin adını tekrar tekrar söylerler. Anne unutabilir mi? Olanaksız! Ama Tanrı söz veriyor, ‘Kadın unutsa bile ben seni asla unutmam.’ Çarmıhtaki çividen ötürü yaralanmış elini uzatıyor ve şöyle diyor, ‘Al ve bak! Günahın ücreti ölüm ama benim sana armağanım bu yara sayesinde benimle cennette sonsuz yaşam. Diğer elimdeki, alnımdaki ve böğrümdeki yaralarım sayesinde de. İyice bak, ayaklarımdaki yaralar da...bu yaralara bakıp seni düşünüyorum.”