Yeni Antlaşma kanonunun bir gecede oluşmadığını, birkaç yüzyıllık bir gelişim süresine ayrılan uzun bir süreç sonucunda ortaya çıktığını anlamak önemlidir. Bir konsülün bir araya gelip hangi kitapları Yeni Antlaşma’ya katacakları ve hangilerini katmayacakları konusunda karar verdikleri çoğu insan arasında yaygın olan bir yanlış düşüncedir. Bu doğru değildir. Hippo Konsülü’ne gelene kadar, Yeni Antlaşma’yı oluşturan 27 kitap, halihazırda, ilk Hıristiyanlar arasında dolaşmaktaydı. Yanılıyor olabilirim, fakat neye inandıklarını bilmelerinin onlar için önemli olduğundan emin değilim. Yaşamlarını değiştiren şey, ‘resmi’ Yeni Antlaşma olarak sonunda kabul edilmişti. Bu gerçeği onaylaması için herhangi bir konsülü beklemelerine gerek yoktu: “Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” (2.Korintliler 5:17, İncil). Bunu çoktan deneyim etmişlerdi!
Tarihteki kilise babalarının yazılarıyla ilgili ilginç bir gerçek vardır. İlk kilise babaları yazılarında, Yeni Antlaşma kitaplarından o kadar çok alıntıya yer vermiştir ki, Yeni Antlaşma’nın tümünün sadece onların yazılarından bile yeniden oluşturulabileceği söylenir. Gerçekten de, Yeni Antlaşma kitapları, birinci yüzyılın sonuna gelindiğinde, şu anki biçimleriyle mevcuttur. Tarih boyunda Kutsal Yazılar’ın tek koruyucusu ve gözeticisi Katolik Kilisesi olmamıştır. Tanrı olmuştur.
Katolik mi, Protestan mı... bunların biri diğerlerinden daha mı doğru? Bu soruyu yanıtlarken, Katolik Kilisesi veya herhangi bir Protestan mezhebi henüz ortada yokken, Yeni Antlaşma kiliselerinin var olduğunu hatırlayalım. “Her gün tapınakta toplanmaya devam eden imanlılar, kendi evlerinde de ekmek bölüp içten bir sevinç ve sadelikle yemek yiyor ve Tanrı'yı övüyorlardı. Bütün halkın beğenisini kazanmışlardı. Rab de her gün yeni kurtulanları topluluğa katıyordu.” (Elçilerin İşleri 2:46-47, İncil). İlk Hıristiyanlar elçilerin öğretişleri aracılığıyla verilen Tanrı’nın şablonunu takip ediyorlardı. Tapınma, iman kuralı, birlik, organizasyon ve isim konusunda tek kılavuzları bu Yeni Antlaşma öğretisiydi. Tek inanç bildirgeleri buydu ve Katolik veya protestan denen herhangi bir mezhep yoktu.
Tanrı bu dönemde onları uyardı!
“Ruh açıkça diyor ki, son zamanlarda bazıları yalancıların ikiyüzlülüğü nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine kulak vererek imandan dönecek. Vicdanları adeta kızgın bir demirle dağlanmış bu yalancılar evlenmeyi yasaklayacak, iman edip gerçeği bilenlerin şükranla yemesi için Tanrı'nın yarattığı yiyeceklerden çekinmek gerektiğini buyuracaklar.” (1.Timoteos 4:1-3, İncil)
Bunun, Katolik Kilisesi’nin bekarlığın göreceli paklığı ve avantajları ve din adamlarının evlenmesini kesinlikle yasaklamaları konularında görüşlerine ne kadar doğru bir şekilde uygun olduğunu söylemeye gerek yok. Trent Konsülü’nün kararının 10. Maddesi şöyle diyor, “Evli olma durumunun, bakirelik veya cinsel hayattan uzak durmaktan daha iyi olduğunu ve tercih edilmesi gerektiğini ve bakire kalmanın veya cinsel hayattan uzak durmanın, evlilikten daha iyi ve kutsanmış olmadığını söyleyen herkes lanetlensin!” Katolik Kilisesi çok fazla lanet ediyor, öyle değil mi? Bunun beni rahatsız etmesinin nedenlerinden biri İsa’yı izlediğini ve O’nu örnek aldığını söyleyen birisine bunun hiç yakışmaması.
“Tanrı'nın Kutsal Ruhu'nu kederlendirmeyin. Kurtuluş günü için o Ruh'la mühürlendiniz. Her kötü niyetle birlikte her türlü kin, öfke, kızgınlık, bağrışma ve iftira sizden uzak olsun. Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih'te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. Bunun için, sevgili çocukları olarak Tanrı'yı örnek alın. Mesih bizi nasıl sevdiyse ve bizim için kendisini güzel kokulu bir sunu ve kurban olarak nasıl Tanrı'ya sunduysa, siz de öylece sevgi yolunda yürüyün.” (Efesliler 4:30-31, 5:1-2, İncil)
Tanrı İsa’ya ilk inananları, bazılarının imandan uzaklaşacağı konusunda uyarmıştı. Gerçeğe sırtlarını döneceklerdi. Bu uzaklaşma, yavaş yavaş gerçekleşti fakat İ.S. 150 yılı geldiğinde, tarih bize yerel kiliselerin yönetimleri konusunda fark edilir değişiklikler gösteriyor. Birçokları Tanrı’nın Yeni Antlaşma’da örneğini gösterdiği, üye oldukları, bir yerel topluluk üzerinde evli ihtiyarların gözetmenliğinden vazgeçmişti. Bir bölge içinde birkaç topluluk üzerinde ‘gözetmen’ olarak gözetmenlik yapma uygulamasını kabul etmişlerdi. Bu olay, Tanrı’nın uyarısı olmadan gerçekleşmemişti.
“Kendinize ve Kutsal Ruh'un sizi gözetmen olarak görevlendirdiği bütün sürüye göz kulak olun. Rab'bin kendi kanı pahasına sahip olduğu kiliseyi gütmek üzere atandınız. Ben gittikten sonra sürüyü esirgemeyen yırtıcı kurtların aranıza gireceğini biliyorum. Hatta öğrencileri kendi peşlerinden sürüklemek için sizin aranızdan da sapık sözler söyleyen kişiler çıkacak. Bunun için uyanık durun.” (Elçilerin İşleri 20: 28-31, İncil)
Zaman geçtikçe, Rab’bin uyardığı gibi, Kutsal Yazılar’da olmayan başka insani uygulama ve öğretişler ortaya çıktı.
Katolik Kilise’ye Karşı Çıkış
Katolik Kilise ve ‘sapkınlara’ zulüme karşı çıkış yavaş yavaş ortaya çıktı. Bu da, 16. yüzyıldaki din reformuna yol açtı. Martin Luther gibi insanlar Katolik Kilisesi’ni ‘protesto’ etmeye başladılar. Böylece bunlar, Protestan diye bilinmeye başladılar. John Calvin gibi insanlar Protestanlığı savunmaya başladılar. Fakat şu unutulmamalı, onların amacı, mevcut Katolik Kilisesi’nde reform yapmaktı, asıl Yeni Antlaşma kilisesini yeniden kurmak değildi. Bu ve diğer çabaların sonucu, insanların isimleri ve doktrinleri çerçevesinde mezheplerin kurulması oldu. Oysa, büyük ihtiyaç, Tanrı’nın bizlere verdiği Yeni Antlaşma örneğine dönmektir. Büyük ihtiyaç sadece, ilk yüzyıldakiler gibi Yeni Antlaşma’nın öğretişlerine inanmak ve itaat etmektir. Zaman değişir, gerçek değişmez.