headerLogo2b-18pt-myriadpro

Tanrı'nın Koşulsuz Vaatleri

16 image10552 banner background 45 textİngilizce konuşan insanların rüyalarına girdiğinde kendisini ‘Jesus’ olarak tanıtıyor. Türkçe konuşan insanlara, ‘İsa’ olarak tanıtıyor. Hırvatlara, ‘İsus’ diyerek. Eğer harflerini kullanabilseydik Kurtarıcı’nın adını, Rusça, Hintçe, Japonca ve Arapça olarak da yazacaktım. Merak etmeyin, Tanrı doğru dili kullanacaktır. Daha önemlisi, doğru adı kullanacaktır. “Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur.” (Elçilerin İşleri 4:12, İncil) 

İsa Mesih dışında kurtarabilen kimse yoktur. Başka Kurtarıcı yoktur. İnsanlığın kurtuluşu O’na emanet edildi.

Bana ilginç gelen, Tanrı’nın bu ayette kullandığı ‘kurtuluş’ kelimesinin, bir şeyin emniyette tutulması anlamını taşıması. Bu da bize, Tanrı’nın Davut’a vaat ettiği sığınağı hatırlatıyor, değil mi?

Örnek #2 – Tanrı bir seferinde Elçi Pavlus’un hayatındaki belirli bir durumla ilgili ona bir vaatte bulundu. Tanrı’nın Pavlus’a verdiği vaat İsa’ya iman edenler için de geçerlidir. Kutsal Yazılar’da anlatıldığı şekliyle olaya bakalım:

“Aldığım vahiylerin üstünlüğüyle gururlanmayayım diye bana bedende bir diken, beni yumruklamak için Şeytan'ın bir meleği verildi, gururlanmayayım diye. Bundan kurtulmak için Rab'be üç kez yalvardım. Ama O bana, "Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır" dedi. İşte, Mesih'in gücü içimde bulunsun diye güçsüzlüklerimle sevinerek daha çok övüneceğim. Bu nedenle Mesih uğruna güçsüzlükleri, hakaretleri, zorlukları, zulümleri ve darlıkları sevinçle karşılıyorum. Çünkü ne zaman güçsüzsem, o zaman güçlüyüm.” (2. Korintliler 12:7-10, İncil)

17 image3602 pride 45Kibir kadar çevremizi sürekli olarak kuşatan başka bir tehlike yoktur. Daha sinsi ve aldatıcı olan başka bir günah yoktur. Ruhsal düşmanlarımızdan hiçbiri yüreklerimizin çevresinde bu kadar pusuya yatıp kibir kadar kolay bir giriş yolu bulamaz. Nitekim, kibir günahkarların, sonsuz kurtuluşları için Tanrı’dan yararlanmalarına sık sık engel olur. Kibir aslında olduklarından daha iyi olduklarını düşündürür. Kibir onları cennetten uzaklaştırır. “Gururun ardından yıkım, kibirli ruhun ardından da düşüş gelir.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 16:18, Eski Antlaşma). Peki düşüşleri ne kadar olacak? Ta cehenneme kadar!!

“Kim, ben mi günahlarımın bağışlanması için İsa’ya geleceğim? Ciddi olamazsınız! İyi bir insanım ve inançlarıma samimiyetle bağlıyım. Ben olduğum gibi iyiyim.” Acaba Tanrı, zafer sarhoşluğu içinde savaştan döndüğünde İbrahim’in yüreğinde zararlı bir parça kibir mi gördü? Durumu nasıl olursa olsun, Tanrı İbrahim’i ziyaret etti. Zamanında ve lütufla bezenmiş bir ziyaretti. Sizin ve benim ihtiyaç duyduğumuz türden bir ziyaretti.

Peki ya Elçi Pavlus? Kurtarıcı’yla paydaşlıkta olma alışkanlığına sahipti, Tanrı’dan vahiy almaya alışıktı. Tanrı’nın bizim için kaydetmeyi belirlediği vahiyler İncil’de bulunmaktadır. Dirilmiş Rab İsa’nın görünür bir şekilde Pavlus’a görünmesi ve kulakla duyulacak şekilde onunla konuşması mümkün mü? İsa daha önce en azından bir kere bunu yapmıştı. Elçilerin İşleri dokuzuncu bölümünü açıp birinci ayetle okumaya başlayın. Bu bölümde, Pavlus’un, Hıristiyanlara durmaksızın zulmeden birinden Hıristiyan inancını vaaz eden birine dönüşmesinin ünlü hikayesi yer almaktadır. (Bu bölümü okuduğunuzda, İsa’nın fiziksel olarak mı göründüğünü, yoksa aniden ışığın Pavlus’un çevresini sarıp İsa’yı görmesini mi engellediğini merak ederseniz, lütfen bu ayete kadar okuyun: “O zaman Barnaba onu alıp elçilere götürdü. Onlara, Saul'un Şam yolunda Rab'bi nasıl gördüğünü, Rab'bin de onunla konuştuğunu, Şam'da ise onun İsa adını nasıl korkusuzca duyurduğunu anlattı.” (Elçilerin İşleri 9: 27, İncil) 

18 homepage person 36 45Pavlus’un Şam yolunda İsa Mesih’le karşılaşmasından sonra artık ‘Saul’ ismini kullanmadı. ‘Pavlus’ olarak tanınacaktı.  “Ama Kutsal Ruh'la dolan Saul, yani Pavlus, gözlerini Elimas'a dikerek...” (Elçilerin İşleri 13:9, İncil)

“Lütfum Sana Yeter”

Tanrı’nın ihtiyaçlarımıza göre lütfuyla sağladığı bu gerçek, zayıflıklarını görüp kuvvet bulmak için Tanrı’ya uzanan tüm imanlılar için geçerlidir. Nitekim, Tanrı bizim gücümüzden çok zayıflığımıza ihtiyaç duyar. Bu bir çelişki gibi görünebilir ama gerçek şu ki, bizim gücümüz çoğu kez Rab’be rakiptir. Zayıflığımız O’nun kuludur, çünkü kendimizi zayıf hissettiğimizde Tanrı’nın kaynaklarından beslenip kendisine benzer olmaya çağrıldığımız Kişi’ye daha çok benzeriz. “Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih'te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. Bunun için, sevgili çocukları olarak Tanrı'yı örnek alın. Mesih bizi nasıl sevdiyse ve bizim için kendisini güzel kokulu bir sunu ve kurban olarak nasıl Tanrı'ya sunduysa, siz de öylece sevgi yolunda yürüyün.” (Efesliler 4:32-5:2, İncil) 

İsa’ya gerçekten inanan kişilerin bir grup zayıf insan olduğunu düşünmeye başlamadan önce aşağıdaki ayetlerde sözü edilen gücü düşünün. Bu gücü İsa’ya gerçekten inanan herkes deneyim eder.

“O'nun çağrısından doğan umudu, kutsallara verdiği mirasın yüce zenginliğini ve iman eden bizler için etkin olan kudretinin aşkın büyüklüğünü anlamanız için, yüreklerinizin gözleri aydınlansın diye dua ediyorum. Bu kudret, Tanrı'nın, Mesih'i ölümden diriltirken ve göksel yerlerde sağında oturturken 'nda sergilediği üstün güçle aynı etkinliktedir. Tanrı O'nu bütün yönetimlerin, hükümranlıkların, güç ve egemenliklerin, yalnız bu çağda değil, gelecek çağda da anılacak bütün adların çok üstüne çıkardı.” (Efesliler 1:18-21, İncil)