Tanrı’nın kurtuluş, şimdiki yaşamımız ve gelecek yaşamımızla ilgili vaatlerini gizemli bir şekilde gerçekleştirmesinin özünde İsa Mesih vardır. “Çünkü Tanrı'nın bütün vaatleri Mesih'te "evet"tir. Bu nedenle Tanrı'nın yüceliği için Mesih aracılığıyla Tanrı'ya "Amin" deriz.” (2. Korintliler 1:20, İncil). Tanrı’nın İsa Mesih aracılığıyla bize verilen vaatlerinin başlıcaları, günahkarların bağışlanacağıyla, zor zamanlarda Ruh’un imanlıları yönlendireceğiyle, ölüm sırasında cennete gideceğinden Mesih sayesinde emin olmanın verdiği esenlikle ve mezarın ötesinde bizi bekleyen sonsuz yücelikle ilgilidir. Bu vaatlerin hiçbiri boş çıkmayacak. Tanrımız dönek değildir. Güvenilirdir.
Bu yazının başında, hiç kimsenin tatmin edici bir yanıt vermediği bir sorunun cevabını bulmakta zorlanıyor olabileceğinizi söylemiştim. Şöyle demiştim: Tanrı hakkında sizi en çok rahatsız eden sorulara, bu yazı dizisinin sonuna geldiğinizde bir cevap bulmanız umudum ve duam. Bu listede bütün sorularınız yer almıyor olabilir, fakat bu yazılarda birçok cevap bulacağınıza inanıyorum.
Sorunuz yanıtlandı mı?
Küçük çocuklar zaman kavramını anlamakta zorluk çekerler. Çocuğa, “İki hafta içinde hayvanat bahçesine gideceğiz. Biraz sabırlı ol,” diyemezsiniz. Küçük bir çocuğa bu sözü verirseniz, sonra günler boyunca çocuğun her gün, ‘Hayvanat bahçesine bugün mü gidiyoruz?’ diye sormasını bekleyebilirsiniz.
Zaman kavramını anlamakta zorlananlar sadece çocuklar değil, yetişkinler de bu konuda zorlanıyor. Tanrı’nın zamanlamasını ve vaatlerini nasıl gerçekleştirdiğini anlamakta zorlanıyoruz. Beklemek bize zor geliyor. Yıllar sonra değil, bugün ya da yarın sonuç almak istiyoruz.
Vaiz’in yazarı, Tanrı’nın zamanlamasını doğru bir bakış açısıyla aktarır. Şöyle der:
“Her şeyin mevsimi, göklerin altındaki her olayın zamanı vardır. O her şeyi zamanında güzel yaptı. İnsanların yüreğine sonsuzluk kavramını koydu. Yine de insan Tanrı'nın yaptığı işi başından sonuna dek anlayamaz.” (Vaiz 3:1,11, Eski Antlaşma)
Kutsal Yazı’daki bu ayetlerden, gezegenimizdeki zamanla sınırlı insanların Tanrı’nın sonsuz amaçlarını kavrayamadıklarını öğreniyoruz. Bizim için anlaması zor olan hayatta sürekli olarak meydana gelen değişimlerin aslında Tanrı’nın kalıbının, çağlar öncesine ait tasarısının bir parçası olduğudur. Bizim insani bakış açımıza göre her şey dokumanın arkasında birbirine dolanmış iplikler gibi görünüyor. Tanrı’nın her şeyi nasıl birbirine dokuduğunu göremiyoruz. Sonuç olarak bazen Tanrı’nın zamanlamasını sorguluyoruz. Tanrı’nın vaatlerini, şu anda ya da en azından yarına kadar gerçekleşecekmiş gibi görmediğimizde sabırsızlığa kapılıyoruz. Tanrı’nın zamanlamasının en iyi zamanlama olduğunu kendimize hatırlatmamız gerekiyor. Tırtıl, kelebek olacağını gösteren hiçbir işaret taşımaz. Ama olur. Sadece biraz zaman gerekli.
İhtiyaç duyduğunuz sığınağa ulaşmanız ne kadar zaman alacak? Sadece yolda olduğunuzu biliyorum. Ruhsal yolculuğunuzda şu duayı edin, Tanrı mutlaka cevap verecektir:
“Sana seslenirim yeryüzünün öbür ucundan, yüreğime hüzün çökünce. Erişemeyeceğim yüksek bir kayaya çıkar beni.” (Mezmurlar 61:2, Eski Antlaşma)
Bu güvenli yere varmanızın Tanrı’nın sizi yönlendirmesi dışında başka bir yolu yok. Kaya bu kadar yüksek. Herhangi bir kraldan daha yüksek. Herhangi bir peygamberden daha yüksek. Her karanlıktan daha yüksek. Mahvınızı isteyen her şey ya da her kişiden daha yüksek. Cennetten daha yüksek. Cehennemden daha yüksek. Sizi sonsuza dek güvende tutmak için bu kadar yüksek olması gereklidir.
“Tanrım, İsa hakkında anlamamı istediklerini senin yardımın olmadan anlamamın olanağı yok. Bunu kendi gücüm veya bilgeliğimle yapamam. Bana yolu göster. Bana İsa’yı göster. Erişemeyeceğim yüksek bir kayaya çıkar beni.”