“Yargıç mı dediniz?!!!” Evet, Tanrı bazı vaatlerini gizemli şekillerde yerine getirir.
“Biz İsa'nın, Yahudiler'in ülkesinde ve Yeruşalim'de yaptıklarının hepsine tanık olduk. O'nu çarmıha gerip öldürdüler. Ama Tanrı O'nu üçüncü gün diriltti ve açıkça görünmesini sağladı. İsa halkın tümüne değil de, Tanrı'nın önceden seçtiği tanıklara -ölümden dirilmesinden sonra kendisiyle birlikte yiyip içen bizlere- göründü. Tanrı tarafından ölülerle dirilerin Yargıcı olarak atanan kişinin kendisi olduğunu halka duyurmamızı, buna tanıklık etmemizi buyurdu. Peygamberlerin hepsi O'nunla ilgili tanıklıkta bulunuyorlar. Şöyle ki, O'na inanan herkesin günahları O'nun adıyla bağışlanır.” (Elçilerin İşleri 10:39-43, İncil)
Hangisi sizi şaşırtıyor? İsa’yı Yargıcımız olarak gösteren bu ayetler mi, yoksa İsa’nın önce bizim yerimize ölerek günahlarımızı yükleneceğinin bildirildiği peygamberlik mi?
Çok az kişi İsa’nın Mesih olduğunu fark etti! Bugün de çok az insan, İsa’nın hem günahkarların Kurtarıcısı hem de kendisini reddeden herkesin mahkum olmuş halde karşısında duracağı Yargıç olduğunu görüyor. Birçoğunuza İsa’nın sadece bir peygamber olduğu öğretildi. Eğer benim gibi siz de İsa’nın hayatını incelediyseniz, İsa’nın insanlara duymak istediklerini söyleme alışkanlığına sahip olmadığını bilirsiniz. İsa insanlara duymaya ihtiyaçları olanı söyledi. Siz O’nu dinliyor musunuz? Dinliyor muyum?
Yahudi halkı, hikayenin ikinci kısmını okumadan İsa’yı reddettiler. Güçsüz bir Mesih ve Kurtarıcı’dan mı söz ediyoruz? Kesinlikle hayır. Ölümden dirildi ve bunu yaparak ölümü ve karanlık güçlerini yenilgiye uğrattı. Kudretli melekleriyle göklerde göründüğünde İsa, Tanrı’nın gözünde “doğru” kabul edilmeyenlerle uğraşacak. Buna siz de ben de dahil miyiz? Bu, Tanrı’nın doğruluk standardına ve bizim bu standarda uyup uymadığımıza bağlı.
Tanrı’ya göre kutsal, mükemmel olmamak, “doğru” olmamak anlamına gelir. Çoğunlukla kendi doğruluk tanımımız, Tanrı’nın doğruluk tanımına uymaz. Mükemmel olmayan insanlarla anlaşırız. İdare ederiz. Hiçbirimiz mükemmel olmadığımız için anlaşmak zorundayız. Ancak burada söz konusu olan kusurlu insan değil, kutsal Tanrı’dır ve Tanrı bizleri kabul etmek için standartlarını düşürmeyecektir, günaha karşı duruşunu değiştirmeyecektir. “Doğrulukla fesadın ne ortaklığı, ışıkla karanlığın ne paydaşlığı olabilir?” (2.Korintliler 6:14, İncil). Nitekim, Kutsal Yazılar bu Yargıcın varlığının paklığından göklerin ve dünyanın kaçmaya zorlanacağını söylüyor! Varlığıyla yaratılışın hayret içinde yok olmasına neden olan bu Yargıcın büyüklüğünü ve kutsallığını hayal edin! “Sonra büyük, beyaz bir taht ve tahtta oturanı gördüm. Yerle gök önünden kaçtılar, yok olup gittiler.” (Vahiy 20:11, İncil)
Tanrı’nın dünyada insanın karşısına Yargıç halinden önce insan haliyle çıkması kadar Tanrı hakkındaki düşüncelerimize daha aykırı olan bir şey var mı? Ben daha aykırı bir şey düşünemiyorum. Fakat Tanrı kendisi hakkında bunu açıkladı. Bu, bir zamanlar insandan saklanan bir gerçekti. Artık açıklanmış bir gerçek:
“Şöyle ki Tanrı, insanların suçlarını saymayarak dünyayı Mesih'te kendisiyle barıştırdı.” (2. Korintliler 5:19, İncil). “Tanrılığın bütün doluluğu bedence Mesih'te bulunuyor.” (Koloseliler 2:9-10, İncil).
Bu ne anlama geliyor? İsa’da tanrılığın sadece bir ya da iki niteliğinin beden almadığı anlamına geliyor; örneğin, sadece Tanrı’nın bilgeliğine sahip olmakla sınırlı değildi. Kutsal Yazı, Tanrı’nın beden aldığı, yani insan biçiminde göründüğü konusunda açıktır. Biçimlendirdiği bedenin, günahlarımızın cezasını yüklenmesi için Tanrı’nın insanlığı bürünmesi akla uygun değil. “Tanrı'nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur.” (Luka 1:37, İncil). Kendi akıl yürütme parametrelerimiz içinde tutmaya çalışarak Tanrı’yı kısıtlamayalım. Tanrı, evrenin içine alamadığı bir ruhsal varlıktır. Tanrı maddi bir varlık olmadığı için hiçbir şey Tanrı’yı içeremez, bu nedenle Kutsal Kitap’ın öğrettiklerini yanlış anlamayın. Kutsal Yazılar, Tanrı’nın kendisini tam anlamıyla ve mükemmel bir şekilde İsa Mesih’te açıkladığını öğretir. İnsan olarak İsa sadece “Tanrı gibi” değildi, tam anlamıyla Tanrı’ydı.
Tanrı, İsa’nın ölümü, mezara konması ve dirilişiyle ilgili peygamberlikler vermemiş olsaydı, benim bunları tekrar etmem aptallık olurdu. Tanrı İncil’i bir dolu tarihsel kanıtla kanıtlamamış olsaydı, bu web sitesinde İncil’in öğrettiklerini anlatmak aptallık olurdu. Gerçek şu ki, bizler Kutsal Kitap’ı yargılamayız, o bizi yargılar.
“Yaydığım Müjde'ye göre Tanrı'nın, insanları gizlice yaptıkları şeylerden ötürü İsa Mesih aracılığıyla yargılayacağı gün böyle olacaktır.” (Romalılar 2:16, İncil)
Herkesten özenle sakladığımız gizli planlarımızın, şehvetimizin ve arzularımızın Yargı Günü’nde ışığa çıkacak olması düşüncesiyle tir tir titremeli miyiz? O gün kimse artık kendisini gizleyemeyecek. Olduğumuz gibi görüneceğiz. Hak ettiğimiz lanet üzerimize gelecek mi? Günahkarlara, davranılması gerektiği gibi davranılan yerde olacağız sonunda; yani, Tek Sığınak’ı henüz bulmadıysak böyle olacak.
Tanrı’nın bizlere sunduğu lütfa dayalı diğer seçenek, Tanrı’nın lütfunu hak etmediğimizi kabul etmektir. Hak ettiklerimizi kendi bedeninde Taşıyan’a bakarak bunu kabul ederiz. O’nun yüklendiği cezamız, bunun için biçimlendirdiği insan bedenine verildi. Bazıları O’na İsa der. Ben O’na, Efendi, Kurtarıcı, Rab ve Dost diyorum.
Ne yapmalıyız?