Egemen Bir Şekilde…
İyi Çoban, Yeruşalim’deki düşmanları tarafından yenilgiye uğratılıp öldürülen çaresiz bir kurban değildi. Aksine, ölümü kendi isteği ve amacına göre gerçekleşti. Yaşamını yeniden almak üzere verdi. Egemen bir şekilde amaçlanmış ve egemen bir şekilde gerçekleştirilmiş kurban ölümüydü. Bunu, sizin günahlarınızın bedelini ödemek ve Tanrı’yla günahlarınızın bozduğu ilişkiyi eski gönencine kavuşturmak için yaptı.
İsa, çarmıha gerildiğinde, hiç olmadığı kadar ‘kontroldeydi’ (egemenlik budur). Bunu size, bana ve bütün dünyaya teyit etmek için üç gün sonra, İsa’yı içeride tutmak için Romalı askerlerin koruduğu mezardan dirildi! İsa’nın ölümden dirildiğinde nasıl bir paniğe neden olduğunu okumak için lütfen Matta Müjdesi’nin son iki bölümünü okuyun.
İsa’nın çarmıhta kendisi yerine geçecek bir yedeğe ihtiyacı var mıydı? İsa’nın yerine geçecek biri mi? Oysa İsa BİZİM yerimize geçti!!! Eğer bir Müslümansanız, size Tanrı'nın kendi peygamberlerinden birinin çarmıhta utanç verici bir şekilde ölmesine izin vermeyeceği dolayısıyla da İsa'nın yerine başkasının geçtiği öğretildi. Neye isterseniz inanabilirsiniz fakat İsa’nın kurban olarak ölmesiyle ilgili yedi yüzyıl boyunca verilmiş peygamberlik sözleri ve öğretişler böyle bir öğretişle çelişmektedir. Kurban konusu hakkında Tanrı’nın bakışaçısı ve Aden Bahçesi’nden beri bu konuda giderek ilerleyen açıklaması hakkında daha iyi bir fikir edinmek için Kurbanın Üzerindeki Sır Perdelerinin Kaldırılması adlı online makaleyi okumanızı önerebilir miyim! Lütfen bu makaleye bakın.
Çarmıha gerilen İsa, insanların görebildiği şekliyle, bir ahmaklık ve zayıflık örneğiydi."Hani nerede bilge kişi? Din bilgini nerede? Nerede bu çağın hünerli tartışmacısı? Tanrı dünya bilgeliğinin saçma olduğunu göstermedi mi? Mademki dünya Tanrı'nın bilgeliği uyarınca Tanrı'yı kendi bilgeliğiyle tanımadı, Tanrı iman edenleri saçma sayılan bildiriyle kurtarmaya razı oldu. Yahudiler doğaüstü belirtiler ister, Grekler'se [Yahudi olmayanlar] bilgelik arar. Ama biz çarmıha gerilmiş Mesih'i duyuruyoruz. Yahudiler bunu yüzkarası, öteki uluslar da saçmalık sayarlar. Oysa Mesih, çağrılmış olanlar için -ister Yahudi ister Grek [Yahudi olmayan] olsun- Tanrı'nın gücü ve Tanrı'nın bilgeliğidir. Çünkü Tanrı'nın 'saçmalığı' insan bilgeliğinden daha üstün, Tanrı'nın 'zayıflığı' insan gücünden daha güçlüdür." (1.Korintliler 1: 20-25, İncil). Dediğim gibi, çarmıha gerilen İsa, insanların görebildiği şekliyle, bir ahmaklık ve zayıflık örneğiydi değil mi? Fakat çarmıha diriliş ışığında bakarsak, çarmıha gerilen İsa’da Tanrı’nın gücü ve bilgeliğini görüyoruz. Ancak bu şekilde, web sitesinin bu kısmında okuyacağınız mucize hikayelerini doğru bir şekilde değerlendirebilirsiniz. İsa Mesih, Tanrı’nın gücüyse, bu hikayeler inanmaya bir engel olmak yerine, doğal ve akla uygun görünüyor. Tanrı’nın gücünün beden almış hali Olan’ın ilahi gücünü gösteren işler yapmasını doğal olarak bekleriz!
Bu konu üzerinde siz biraz düşünürken İsa’nın aynı zamanda ilahi sevginin beden almış hali olduğunu gözardı etmeyin. Ne dedi? “Halka acıyorum.” İncil, Tanrı’nın çobanımız olmasıyla ilgili resimlerle doludur. İşte birkaç tanesi:
Kaybolan tek koyunu bulmak için yaşamını tehlikeye atan çobandır (bkz. Luka 15:4).
Halka acıyor çünkü çobansız koyunlar gibiler (bkz. Matta 9:36).
Öğrencileri sürüsüdür (bkz. Luka 12:32.)
Çoban saldırı aldığında koyunlar dağılır (bkz. Matta 26:31).
İnsanların canının çobanıdır (bkz. 1.Petrus 2:25).
Koyunların Büyük Çobanı’dır (bkz. İbraniler 13:20).
Ne zaman ve nerede kalabalıklara konuşsa, İsa’nın bu şekilde resmedilmesi insanların gözünden kaçmamıştır! İsa’yı dinleyenlerin yüzde sekseni yaşamlarını tarım ve hayvancılıkla kazanıyorlardı. Sürüleri hiçbir zaman çobansız otlamazdı. Koyunlar kaybolduğunda çobanlar onları bulurdu. Canları yandığında yaralarını sarardı. İyi Çoban olduğunu söylediğinde İsa’nın kendilerine ne demek istediğini biliyorlardı.
Çobanlar, koyunların en akıllı hayvanlar olmadığını bilirler. Su için akarsuların içine doğru yürürler ve yünleri ağırlaştığında boğulurlar. Onları ‘sakin sular’ kenarına götürecek bir çobana ihtiyaçları var. Doğal savunmaları - pençeleri, boynuzları, tırnakları - yoktur. Çaresizlerdir. Koyunlar kendilerini koruyacak değneği olan bir çobana ihtiyaç duyarlar. Yön duyguları yoktur. Onları doğruluk yollarında güdecek birine ihtiyaç duyarlar. Bunların hepsini İyi Çoban’la ilgili Mezmur 23’ten çıkartıyoruz.
Bu mezmurda Tanrı’nın bizleri korumaya olan adanmışlığını görüyoruz. ‘Biz’ derken her yerdeki herkesi mi kast ediyorum? Hayır, Kutsal Kitap’ın Tanrısı bunu ister fakat ancak kendi zayıflıkları ve yoksulluklarının bilincinde olup O’nun korumasını isteyenlerin çobanıdır. Kendilerini isteyerek O’nun ağılına sokarlar ve O’nun tarafından yönetilmek için kendilerini teslim ederler. Başka bir çobanın sözlerini dinlemezler, özellikle de İyi Çoban’ın buyruklarına aykırı sözlere kulak vermezler.
Bu mezmurun esin almış yazarı olan Kral Davut hem güç hem de zenginlik açısından üstün bir konuma sahipti. Çobanı olarak tek gerçek Tanrı Olan’a sahip olmak için kendisinin yoksun bir koyun olduğunu açıkça itiraf etti. Sonsuza dek. Bu mezmurda göreceğiniz gibi, ister bu dünyada ister sonsuzlukta olsun, iyi olup da eksik olacak bir şeyiniz olmaz. Bütün ihtiyaçlarınız sağlanır!