Tanrı’nın Bu Şekilde Davranmasını Anlayabilir Misiniz?
Tanrı, sizi böyle davet ettiğinde, dünyadaki evsahiplerinden daha az saygıyı mı hak eder? Hiçbir evsahibi konuklarına önce kokulu yağla ferahlatmadan, onları doğru düzgün bir şekilde karşılamış sayamaz kendini. Mezmurcu Tanrı’nın kafasını yağla meshettiğini söyleyerek Tanrı’nın kendisini bizlere cömert bir Tanrı olarak göstermek istediğini söylüyor. Tabii ki Tanrı bizi aslında kokulu yağla meshetmez. Sadece sizin için yapmayacağı bir şey olmadığını bilmenizi ister!
Kutsal Kitap’ın Tanrısı size olan sevgisinin büyüklüğünü göstermek için ne yaptı? Daha önce aktardığım ayetleri okumanızı tavsiye ederim. İncil’in, ‘Romalılar’ denen bir kısmından. Tanrı’nın hayatın sıradan ihtiyaçlarının ötesine nasıl geçtiğini görün. Nitekim Tanrı insan akılının sınırlarının ötesine geçmiştir. Tanrı bizler için hiçbir insan aklının yapamayacağını yapmıştır. Neden söz ediyorum? Çarmıha gerilmiş, mezarda gömülmüş ve üçüncü gün ölümden dirilen İsa - tıpkı peygamberlik edildiği gibi. Tanrı’nın bu şekilde davranmasını anlayabilir misiniz? Kimse bunu anlayamaz. Ama düşünün bir kere. Sonlu akılların, sonsuz bir Tanrı’yı bu şekilde sınırlamalarının ne kadar saçma olduğunu düşünün!
Size tavsiyem, Tanrı’nın aklınızı ve yüreğinizi, hiç hayal etmeye cesaret edemeyeceğiniz şekillerde doldurmasına izin vermenizdir. Bu yıl İncil’i iki kez okuyun. Okuyun ve en beğendiğiniz elli ayeti ezberleyin. Mezmurcunun, Tanrı’nın bizlere verdiğini söylediği taşkın kase, biz fani insanların Tanrı’dan beklediği her şeyi aşanı ifade eder. Tanrı, bu hareketiyle bizden hiçbir bereketi esirgemeyeceğini söylüyor! İyi Çoban’ın ağılına çağrılan bir koyun, sonsuz yaşamla onurlandırılmıştır. Sadece yeterli değil, bereketle dolu bir kaseye sahiptir. Yeterinden fazlası vardır. Kasesi taşar!
Eski Antlaşma’da 150 tane esinlenmiş mezmur vardır. Mezmur 23 benim en sevdiğim mezmurdur. Bu mezmurda, yazar Tanrı’yla ilişkiyi çobanla koyun resmini kullanarak anlatır. Fakat, mezmur, mezmurcunun aynı ilişkiyi farklı bir şekilde ifade etmesiyle son bulur. Konuksever bir evsahibi resmini kullanır. Evsahibinin konuğuyla ilişkisi çobanın koyunlarıyla ilişkisinden de yakındır. O zamanlarda Yakın Doğu’da yaşamış olsaydınız, yolculara sunulan konukseverliğin önemini bilirdiniz.
Bedeviler’in konukseverlik kurallarına göre, yolcu, çobanın çadırına kabul edildiğinde ve evsahibi önüne yemek koyduğunda, kendisini ele geçirmek için saldırmak isteyen düşmanlarından dokunulmazlık hakkına sahiptir. Bir Bedevi kabilesinin reisinin sağlayacağı konukseverlikten daha büyük bir insan koruması yoktur. Yakın Doğu’da yolcu, birinin evinde olmanın konukseverliğinden daha büyük bir güvenlik ve rahatlık bulamaz. Bunun bir barınak ve yiyecek sağlayışı olduğunu bilirdi. Ama dahası, tehlikeden korunmanın güvencesiydi.
Evsahibinin masasında konuk olarak oturmak, yiyecek, barınak, paydaşlık ve koruma güvencesine sahip olmak anlamına geliyordu. Mezmurcunun düşmanlarının huzurunda kendisine kurulan sofra, evsahibinin Davut’a herhangi bir şekilde zarar vermemeleri konusunda halk önünde ilanıydı. Böylece güvenlik sağlanırdı, özellikle de evsahibinin etkisi ve cömertliği büyük olan biri olması göz önünde bulundurulduğunda. Herhangi bir evsahibinin ne kadar güvenlik sağlayabileceği, prestij ve gücüne bağlıydı. Bu evsahibi mezmurcunun kasesini taşacak şekilde doldurduğuna göre, evsahibi zengin, güçlü ve cömert biriydi. Böyle bir evsahibinin konukseverliği altında olmak gerçekten de güvende olmak demekti!
Doyum, Önem Ve Sonsuz Güvenlik
Peki ya evsahibi sadece güçlü bir Bedevi reisi değil de Tanrı’nın ta kendisi olsa? Kutsal Kitap’ın Tanrısı size sağlayacağı üç bereketi bilmenizi ister. Doyum, önem ve sonsuz güvenlik. Bu üçü, Tanrı tarafından inananlara bol bol sağlanır. Bunlar, konuksever evsahibi resmiyle anlatılır. Hayatta hiç doyumsuz ve önemsiz hissettiğiniz ve geleceğiniz ve sonsuzluktaki yeriniz hakkında emin olmadığınızı hissettiniz mi?
Eski bir söz vardır, şöyle der, ‘Misafir balık gibidir. Üç gün sonra kokmaya başlar.’ Yani, kısa bir süre sonra misafirin evde buyur edilmesi zorlaşır. Mezmur 23’te Tanrı evinde sadece birkaç gün için konuk olacağımızı söylemiyor. Sonsuza dek evhalkından biri olacağımızı söylüyor.
Kim mezmurcunun Mezmur 23’te ifade ettiği bereketleri almaktan zevk almaz? Yaşamlarımızda nasıl bu bereketlerin güvencesine sahip olabiliriz? Yanıt, sizin inancınıza göre yetiştirilmiş biri için neredeyse fazlasıyla basittir. Lütfen yanlış anlamayın, inancınızı küçümsemiyorum. Bu web sitesinin tümü size karşı sevgi ve ilgi ile tasarlanmıştır. Sadece Tanrı’nın yaşamınız için tasarısının gerçek olamayacak kadar basit görülebileceğini söylüyorum. Günahlarınızdan daha fazla sevap biriktirmek üzere yetiştirildiniz. Allah tarafından önünüze çıkarılan sınav ve denenmelerde başarısız olduğunuzdan daha fazla kere başarılı olmanız gerekiyor. Bunların hepsinde onayını kazanmayı ve bir olasılık cennete girmeyi hak etmeyi umuyorsunuz. Fakat doğrusu bu değil. İyi Çoban’ın bakımının yararlarından faydalanmak için koyunlarından biri olmamız gereklidir. Hepsi bu. İyi Çoban’ın kendi sözleriyle:
“Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz.” (Yuhanna 10:27-28, İncil)
Kimin elinden? İsa’nın elinden çünkü burada konuşan İsa. Bu el, İsa günahlarınızın bedelini öderken çirkin bir Roma çivisiyle delindi. İncil’de aynı bölümde İsa bu açıklamayı yapıyor:
“Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm.”