Bu ıssız yerde, kızgın yaz güneşinin altında yolun kenarında oturmanın nesi doğruydu? Yine orada oturup gelen geçen koyunları beklemenin nesi doğruydu? Yanıtı yaklaşık 30 dakika sonra öğrendik. Bir araba geldi, arka koltuğunda kan revan içinde olan ölü biri vardı. Sürücü, bizim yönümüzden bir arabanın viraja çok hızlı bir şekilde girdiğini gördüğünü söyledi. Virajı alamayıp büyük kaya parçalarına çarpmış ve sürücünün ölmesine neden olmuştu. Arabada başka kimse yoktu. Arabada neden başka kimse yoktu? Bizim kazadan sağ salim kurtulup kurtulamayacağımızı bilmiyorum ama söz konusu araba bizim bineceğimiz arabaydı! Zamanında mantık ve sağduyuya ters gelen bu kararı almama kim yardım etti? İyi Çoban.
O Zamana Kadar…
İsa’yı izlemeye karar verdiğiniz takdirde Tanrı’nın sizi her türlü tehlikeden koruyacağı izlenimini vermek istemiyorum. Tanrı’nın sizi cennete almak istediği bir zaman olacaktır. O zaman Tanrı göksel konutunuza güvenli geçişinizi ayarlayacaktır. Ölümünüzü ve bu dünyadan ayrılışınızı ayarlayacaktır. İyi haber, o zamana kadar hiçbir şeyin sizi O’nun sevgisinden ayıramayacak olmasıdır.
“Öyleyse buna ne diyelim? Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir? Öz Oğlu'nu bile esirgemeyip O'nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O'nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı? Tanrı'nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı'dır. Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı'nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir. Mesih'in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı? Bizi bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz. Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.” (Romalılar 8:31-39, İncil)
O’ndan Sonsuza Dek Ayrılmanıza Asla İzin Vermeyecek!
Kutsal Kitap’ın Tanrısı, O’ndan sonsuza dek ayrılmanıza asla izin vermeyecektir. Yani, O’nun olduğunuzda. Bu nedenle, bu hayat boyunca sizi yöneltmesi ve size rehberlik etmesi için O’na güvenebileceksiniz. Bunların bir kısmı benim Adıyaman’daki o arabaya binmeyi reddetmem kadar dramatik olabilir. Çoğunlukla Tanrı’nın sizi koruduğu şaşırtıcı biçimlerin farkında olmayacaksınız. İyi Çoban’ın size vermeyi söz verdiği en büyük koruma, sizi cehennemden korumaktır! Bu nedenle, mezmurcu gibi şöyle söyleyebileceksiniz:
“Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni,
Hep RAB'bin evinde oturacağım.”
Geçmişten beri peşinizi bırakmayan şeyler düşünün. Şimdi de, Tanrı’dan alabileceğiniz sevgisi ve iyiliğiyle dolu yaşamı düşünün. Arkanıza dönün ve sizi izleyen şeye bakın. Nedir? Tanrı’nın iyiliği ve sevgisi. Hayatınızın bütün günleri boyunca sizi izleyecek. Bütün bunlar, Rab’bin evinde, cennette içinde yaşayacağınız Tanrı’nın iyiliği ve sevgisi sayesinde olacak.
Sayısız düşman - kaygılar, korkular ve cennete gidip gitmeyeceğinizi bilmemenin belirsizliği - tarafından izlenmek yerine, Kendisine ait olduğunuz zaman Tanrı’nın size karşı ne kadar iyi olacağını hayal etmeye çalışın. Kutsal Kitap’ın Tanrısı ne kadar cömert bir Tanrı ve cömert bir evsahibidir! Kurduğu sofrada ve hazırladığı şölende Tanrı, davet ettiği konukları için hiçbir zahmetten kaçınmaz. Mezmur 23’ü okurken, kafanız karıştığı için bu sözcüklerde durdunuz mu?
Başıma yağ sürersin,
Kasem taşıyor.
Evinize buyur ettiğiniz konuklarınızı nasıl karşıladığınızı düşünün. İlk olarak yaptığınız şeylerden birisi onlara limon kolonyası sunmak. Bunu yaparak, konuklarınıza sevgi, saygı ve konukseverlik gösteriyorsunuz. Mezmurcunun kültürü de sizinkine çok benzerdi. İnsanlar konuklarını kokulu yağla meshederdi. Koku sadece duyularına hitap etmekle kalmıyordu aynı zamanda tazeleyici bir özelliğe sahipti. Keyifle okuyacağınız bir makale, “Tanrı’nın Sevgisi Hakkında Daha Fazla Öğrenmek dizisinde, Tanrı’nın Agape Sevgisi: İlk Önce Kendimiz Deneyim Etmeden Başkalarıyla Paylaşamayız! adlı yazıdır. Yaşamı Tanrı’nın öğretişleri tarafından tamamıyla değişen bir fahişe hakkında okuyacaksınız. Pahalı bir parfümle ne yaptığına bakın. İsa’nın başına mı döküyor? Hayır. Başka tahminde bulunmayın, makaleyi okuyun.
Kuşkusuz, sizin gelenekleriniz Kral Davut’un dönemindeki geleneklerle birebir aynı değil. Siz limon kolonyasını konuklarınızın başına dökmüyorsunuz! Ama avuçlarına bol bol kolonya döküyorsunuz, öyle değil mi? Mezmurların yazıldığı dönemde konuklara kokulu parfümlü yağ sürmenin bir gelenek olduğunu biliyoruz. Peki ama Tanrı’nın bize karşı mezmurcuya karşı davrandığı gibi davranması ne demekti? Söylediğimi tekrar etmem gerekiyor çünkü söylenmesi gereken size çok çok alışılmadık gelecektir. Tanrı hakkında bu şekilde düşünmeniz öğretilmedi size. Doğru olsa da, daha önce böyle bir şey duymadınız. İşte tekrarlıyorum:
Tanrı, davet eden bir Tanrı’dır. Tanrı çağıran bir Tanrı’dır. Kapıyı açıp, yolcuları donatılmış bir sofraya çağıran bir Tanrı’dır. Bununla birlikte daveti, sadece bir öğün yemek için değil, yaşam içindir. İyi Çoban’ın daveti göksel egemenliğine gelmemiz ve gözyaşı, mezar ve acı olmayan bir dünyaya yerleşmemiz içindir. Kim gelebilir? Kim isterse. Davet evrensel ve kişiseldir.