Sizce bu iyi haber mi kötü haber mi? İyi haberden daha iyisi! Cennetin bu tarafında duyacağınız en iyi haber. Tanrı’nın değişmez sevgisi, lütfu ve adaleti sayesinde cennette sonsuz yaşam güvencem var. Birçoğunuzun olduğu gibi. Tanrı, bir yandan kendi özüyle çelişmeden bizleri bağışlayabilmek için İsa Mesih’in çarmıhını seçti. Tanrı bunu, yavaş yavaş, peygamberlerin yazması için esinlediği Mesih’le ilgili peygamberliklerle açıklamaya başlayana kadar bu tür bir düşünce peygamberlerin aklından bile geçmemişti.
Ele aldığımız ayetlerden peygamberlerin ve meleklerin Mesih’in acı çekmesi gerektiğini açıkça gördüklerini öğrendik. Tabii bunları söylerken, söylenen her şeyi, bu acılardan sonra gelecek görkem ve zaferle bağdaştırabilediklerini söylemiyoruz. “İçlerinde olan Mesih Ruhu, Mesih'in çekeceği acılara ve bu acıların ardından gelecek yüceliklere tanıklık ettiğinde, Ruh'un hangi zamanı ya da nasıl bir dönemi belirttiğini araştırdılar.” Mesih’in acılarından sonra görkem geleceğini gördüler ama bu yüceliğin nasıl bir şey odluğunu açıkça göremediler.
Bu acılar aracılığıyla öğrenmek istedikleri çok şey vardı, tıpkı bizim de hala bilmek istediğimiz çok şey olduğu gibi. Mesih’le ilgili kendi peygamberliklerini inceleyen peygamberler gibi Tanrı’nın yolları hakkında daha fazla öğrenmek için devamlı daha derine kazıyoruz.
AMA BEN İSA MESİH HAKKINDA HER ŞEYİ BİLİYORUM!
Ne zaman birinin, İsa hakkında her şeyi bildiğini söylediğini duysam içim ürperiyor. Bir zamanlar ben de bunu söylüyordum ve daha İncil’i bile okumamıştım! İsa’nın kimliğini açıklamada Eski Antlaşma’nın oynadığı temel rolü bilmediğimiz takdirde İsa hakkında bilmemiz gereken her şeyi bilemeyiz. Yoksa, yakın bir arkadaşınıza teyzenizin resmini göstermek gibi bir şey olur -ama diz altına ait bir resim. Resmin geri kalanını göremez çünkü resmin üçte ikisini kesip atmışsınızdır. Arkadaşınız teyzenizin resmini gördü mü? Hayır, sadece bir kısmını gördü. Aynı şekilde Mesih’le ilgili Eski Antlaşma peygamberliklerini çıkarıp da İsa hakkında her şeyi bildiğimizi düşünemeyiz. İsa’nın kimliği ayrılmaz bir şekilde Eski Antlaşma’ya bağlıdır. Mesih’le ilgili peygamberlikler hakkında öğrendikçe bunu göreceğinizi düşünüyorum.
NEDEN PEYGAMBERLİKLERİ İNCELEMELİ?
1) Kutsal Kitap’ın dörtte biri, söylendikleri sırada hala gelecek zamanla ilgili olan peygamberliklerle ilgilidir. Peygamberlikleri incelemeyi ihmal edersek Tanrı’nın insana söylediklerini kaçırırız. Bu da yapmamamız gereken bir şeydir. Öyle değil mi? Eğer Tanrı’nın doğasını ve iradesini ve amacını anlamak istiyorsak yapmamalıyız. Tanrı’nın düşüncesini bilmek istiyorsak peygamberlikleri çalışmak zorundayız.
Eğer, Kutsal Yazı’nın açıkladığı gibi, insanlar, Tanrı’nın düşüncesini ve iradesini iletmek için Tanrı’dan esin aldılarsa o zaman tam olarak ne söylediklerini bilmemiz gerekir. “Öncelikle şunu bilin ki, Kutsal Yazılar'daki hiçbir peygamberlik sözü kimsenin özel yorumu değildir. Çünkü hiçbir peygamberlik sözü insan isteğinden kaynaklanmadı. Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı'nın sözlerini ilettiler.” (2. Petrus 1:20-21, İncil). Peki, Tanrı’nın insanın ve ulusların yaşamı ve kaderi hakkında söylediklerini öğrenmezsek ne olur? Ne büyük kayıptır bu!
2) Tarihle ilgili doğru bir bakış açısına sahip olmak istiyorsak peygamberliği incelemek vazgeçilmez bir koşuldur. Örneğin, İsa’nın birinci gelişinin önemini ve anlamını anlayamazsak tarihi anlayamayız. Bu ne kadar önemli? Kurtarıcınız geldi. Cennete girmenize engel olacak günahlarınız bunların cezasını ödemiş Olan tarafından tamamıyla kapatıldı. İsa sayesinde isteyen cennete girebiliyor. Bunu biliyor musunuz? Mesih’le ilgili peygamberlikler bunu önceden bildirdi. İşte bir tanesi. “Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi. Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık. Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53:5-6, Eski Antlaşma). İsa, bizim üzerimize yüklenmesi gerekeni seve seve üzerine aldı. Bu nedenle, artık ödememiz gereken bir ceza yok. Bu özgürlüğü sizin için çarmıhta sağlayan İsa şöyle diyor, “Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.” (Yuhanna 5:24, İncil). Mahkumiyetten muafız. İsa, gölgesi altında güvencede olduğumuz sığınağımızdır.
Mahkumiyet korkunç bir söz. İnsanların karanlık mahkeme salonlarında güçlü bir şekilde çınlayan bir söz, ‘Suçlu!’ Suçlunun kulaklarına korku dolu bir ölüm haberi ile düşer ve mahkeme salonundaki seyircileri dehşete düşürür. Bu sözün kesinliği, mahkum edilen suçluyu tanıyanlarda sempati uyandırabilir. Fakat İlahi adaletin mahkemesinde ‘suçlu’ kelimesi daha da büyük bir ciddiyetle söylenir. Neden? Hapis cezası, iyi halden cezanın düşürülmesi olasılığıyla verilmiş birkaç yıllık bir ceza olmayacaktır. Hapis, sonsuzluk ne kadar uzun sürerse, o kadar uzun bir süre cehennemde kalmak olacaktır.
En şok edici ve cesaret kırıcı olan da, insanın gerçekten bu İlahi Adalet Mahkemesine çıkacak olmasıdır. O mahkeme karşısında suçlanacağız. Karşımızdaki Yargıç, Adem’e itaati nasıl gördüğünü ve O’na karşı günah işlemenin cezasının ne olduğunu Açıklayan olacak. “Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.” (Yaratılış 2:17, Eski Antlaşma). Ölüm -ki buna Tanrı’dan ayrı düşmek de dahildir- kaçış yolu bulamayacağımız bir yargıdır.
“Yanılıyorsunuz. O kadar da korkunç biri değilim,” diyorsunuz. Kötü birisi olduğunuzu söylemiyorum. Büyük olasılıkla yüksek ahlaki değerleri olan iyi bir insansınız. Söylediğim şu; Tanrı huzurunda durumumuz düşündüğünüzden daha kötü. Kutsal Yazı ne diyor? “Yasa Kitabı'nda yazılı olan her şeyi sürekli yerine getirmeyen herkes lanetlidir.” (Galatyalılar 3:10, İncil). Karşısına çıkacağımız Yargıç, yaptığımız iyi bir şey nedeniyle yaptığımız kötü şeyi görmezden gelmez. Tanrı kusursuzluktan daha alçak bir standardı kabul etmez. Bu, bir sevap işledikten sonra hayat boyu sevap işlemek, iyi şeyler düşünmek ve istisnasız iyi eylemlerde bulunmak demektir. Tanrı’nın kullandığı sözcük “sürekli” kelimesi.