İsa din önderlerini azarladı çünkü gelenekleri Tanrı Sözü’nü geçersiz kılma etkisi yaratıyordu. Bakın ne yapıyor. İsa, Kutsal Yazılar’ı dinle ilgili geleneklerin geçerliliğini ölçmek için kullanıyor. İsa’nın sözleri kendi dönemindeki din yetkililerine yönelik olsa da, Katolik Kilisesi’ni doğru bir şekilde betimliyor. Markos Müjdesi’nde söylediklerine kulak verin;
“İsa onlara ayrıca şunu söyledi: "Kendi törenizi sürdürmek için Tanrı buyruğunu bir kenara itmeyi ne de güzel beceriyorsunuz!” (Markos 7:9)
Katolik Kilisesi’ni eleştirmek doğru mu? Benim tek yaptığım şey İsa’nın söylediklerini tekrar etmek. Katolik Kilisesi’nin inanmamızı istediği ‘kutsal’ gelenekler konusunda İncil ne öğretiyor? “Dikkatli olun! Mesih'e değil de, insanların geleneğine, dünyanın temel ilkelerine dayanan felsefeyle, boş ve aldatıcı sözlerle kimse sizi tutsak etmesin.” (Koloseliler 2:8)
Katolikliğin kökeni Hıristiyanlık olsa da, kökeninden çok uzun zaman önce sapmıştır. Neler olduğu hakkında daha fazla öğrenmek için lütfen, Katolik Kilisesi’nin Tarihi Hakkında Neyi Bilmem Gerekiyor? adlı yazıyı okuyun. Ezo Gelin benzetmesini kullanmak gerekirse Katoliklik uzun zaman önce ilahi olarak onaylanmış tarifini özenli bir şekilde izlemekten uzaklaştı. Ortaya çıkardığı ise, gerçek Hıristiyanlık’tan farklı bir şeydir. Peki bu Tanrı’yı şaşırttı mı? Kesinlikle hayır. Böylesi bir sapma Elçi Pavlus tarafından ilahi esin altında önceden bildirilmişti. “Ruh açıkça diyor ki, son zamanlarda bazıları yalancıların ikiyüzlülüğü nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine kulak vererek imandan dönecek. Vicdanları adeta kızgın bir demirle dağlanmış bu yalancılar evlenmeyi yasaklayacak, iman edip gerçeği bilenlerin şükranla yemesi için Tanrı'nın yarattığı yiyeceklerden çekinmek gerektiğini buyuracaklar.” (1.Timoteos 4:1-3). Pavlus’un peygamberliği Katolik Kilisesi’yle sınırlı olmasa da, Katolik Kilisesi’nin din önderlerine evlenmeyi yasakladığı doğrudur. Yazının sonunda bunun Tanrı için küçük bir konu olmadığını göreceksiniz. Tanrı’nın kilisesinin, Tanrı’nın buyruklarını böylesi çirkin bir şekilde göz ardı etmesi Tanrı’nın gerçek kilisesi için tasarısına tamamıyla karşıdır. Unutmayın, Tanrı’nın Sözü’nü gözardı etmek, Tanrı’yı gözardı etmek demektir.
Sizin için Hıristiyanlık ve Katoliklik arasındaki temel farkın Kutsal Yazılar’ın yetkisine ilişkin görüşleri olduğunu anlamak fazla uzun sürmedi, öyle değil mi? Katolik Kilisesi’nin hiyerarşisi hala bütün yetkinin kendilerine ait olduğuna inanıyor ve Kutsal Yazılar, inanılması gereken ilahi kaynaklardan sadece biri olarak görülüyor. Bu görüş Katolik doktrininin zaman içinde geçirdiği evrimi ve Kutsal Kitap’ın öğrettiklerinden sapmasını açıklar.
Katolikliğin sürekli olarak değişen inançlarıyla tezat oluşturacak şekilde Tanrı, Kutsal Kitap’ın, Tanrı’yı hoşnut eden şekilde yaşamamız için ihtiyaç duyduğumuz her şeyi zaten içerdiğini söyler. “Kendi yüceliği ve erdemiyle bizi çağıranın tanrısal gücü, kendisini tanımamız sonucunda yaşamamız ve Tanrı yolunda yürümemiz için gereken her şeyi bize verdi.” (2.Petrus 1:3, İncil). Bu konuyu yazının devamında daha ayrıntılı bir şekilde ele alacağım.
Sapkınlık nedir? Sapkın öğretiş, temel Hıristiyan ilahiyatına aykırı, Tanrı’nın kişisel kurtuluş için tasarısı konusunda, yeterli anlayış için gereken temel inançlara doğrudan tehdit oluşturan bir inanç sistemidir. Bunu söylerken demek istediğim, insanın cennete nasıl gideceği konusudur. Sapkın öğretişler, farklı görüşlerden daha fazlasıdır. Sapkın öğretişleri yayan kişinin Hıristiyan olduğunu iddia etmesi gerekir. İnanmayan kişi sapkın olamaz. Sadece inanmayan bir kişi olabilir. Bu anlamda bazı ‘sapkın öğretişler’ aslında sapkın değil, başka bir dinin inançlarıdır. Örneğin, eğer Hindu olan bir kişi Hıristiyan bir kiliseye davet edilmeden girip vaaz etmeye başlarsa, sapkın öğretişler vaaz ediyor sayılmaz. Sadece kendi dininin inançlarını vaaz ediyor sayılır. Ama kilise içinde kendi inançlarını yayan ve iki inancı harmanlayan bir tutum sergilerse bu kiliseyi tehdit eden sapkın bir inanca dönüşür.
İlk kilisenin karşı karşıya olduğu tehlike bugün bizim de karşı karşıya olduğumuz tehlikedir. Elçi Pavlus, İsa’ya iman edenleri sahte öğretmenlerin boş felsefelerine kapılma tehlikesine karşı uyarıyor. “Dikkatli olun! Mesih'e değil de, insanların geleneğine, dünyanın temel ilkelerine dayanan felsefeyle, boş ve aldatıcı sözlerle kimse sizi tutsak etmesin.” Bu öğretmenler, kendi inanç sistemlerinin daha akla uygun gelmesini sağlamak için Kutsal Kitap’a uygun Hıristiyanlık’ın bazı ilkelerini yaymaya çalıştılar. Fakat, gerçekten her türlü sapma, gerçeğin çarpıtılmasıdır ve açıkça sapkın öğretişlerle sonuçlanır. Aynı şekilde, Katolik Kilisesi’nin Kutsal Kitap’la çelişen her türlü doktrini sapkın öğretişten başka bir şey değildir. Katolik Kilisesi’nin Bakire Meryem hakkında söylediklerine baktığımızda bunu göreceksiniz. Daha trajik olan İsa hakkında ki öğretişidir. Bu dizinin sonunda bakalım kaç sapkın öğretişten söz ettiğimizi sayabilecek misiniz? Bir sapkın öğretiş bile sizin Katolik Kilisesi’ni Hıristiyanlık’ı temsil eden bir inanç olarak görmemeniz için yeterli olabilir. Maalesef, sayı inanılmayacak kadar çok olacaktır.
Ne korkunç bir kayıp!
İsa’ya iman eden ilk imanlılara sahte öğretmenlere karşı dikkatli olmaları söylenmişti. Eğer dikkatli olmazlarsa, imanları ve umutlarını çabucak kaybedebilirlerdi, tıpkı işgalci bir ordunun işgal ettiği ülkede değerli olan şeyleri çalması gibi. Değerli olanların elinizden çalındığını ve karşılığında elle tutulur bir şey alamadığınızı düşünün. Ne korkunç bir kayıp! İnsanlar kendi başlarına böyle bir şey gelmesine nasıl izin verdiler? Gerçekle ilgili yetkili kaynakları Kutsal Kitap dışında başka bir şey olan insanları dinleyerek. Bu ayette ‘insanların töreleri’ derken, Kutsal Kitap’ta temeli bulunmayan fakat insanlar tarafından icat edilmiş dinle ilgili öğretişler kast ediliyor.