headerLogo2b-18pt-myriadpro

Neden Çoğu Zaman Yapmak İstediğimi Yapamıyorum? Bunun Yerine Nefret Ettiğim Şeyleri Yapıyorum ve Sonrasında Bunları Yaptığım İçin Utanç Duyuyorum?

07 image10934 jesus carry cross sharpened 45AŞAMA 3 - İsa’nın çarmıha gerilmesi bu tarihsel olayın üçüncü aşamasıydı. İsa’nın sırtı kırbacın yara izleriyle kaplı olduğu ve kendisi dayanılmaz bir acı içinde olduğu halde askerler çarmıhı İsa’nın omuzlarına yüklediler ve ölüm cezasının uygulanacağı tepeye götürdüler.

Askerleri yaptıklarından ötürü suçlu bulmuyoruz. Sonuç olarak sadece aldıkları emirleri uyguluyorlardı. Fakat anlamakta zorluk çektiğimiz, kırbaçlama ve çarmıha gerilme arasında yaptıklarıdır:

“Üzerine tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular. O'nunla böyle alay ettikten sonra kaftanı üzerinden çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germeye götürdüler.” (Matta 27:30-31, İncil)

Bu sahne gerçekten de iğrenç, Eski Antlaşma peygamberliğiyle dolu olduğu halde. “Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53:5-6, Eski Antlaşma). Cezamız kimin üzerine yüklendi? İsa’nın. Peygamberliğin ilk birkaç sözünde Tanrı’nın sözünü ettiği isyanlar, içimizdeki canavarın işidir. Bu nedenle, eğer sizi utandıran düşünceleriniz ve davranışlarınız hakkında bir yazıda neden İsa’dan söz ettiğimi merak ediyor idiyseniz, artık nedenini biliyorsunuz. İsa, sizi canavara tutsaklıktan özgür kılmak için geldi. “İsa kendisine iman etmiş olan Yahudiler'e, "Eğer benim sözüme bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerim olursunuz. Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak" dedi. "Biz İbrahim'in soyundanız" diye karşılık verdiler, "Hiçbir zaman kimseye kölelik etmedik. Nasıl oluyor da sen, 'Özgür olacaksınız' diyorsun?" İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim, günah işleyen herkes günahın kölesidir" dedi.” (Yuhanna 8:31-34, İncil)

08 image7105 face concern 45Bazıları bugün bize insanın kendi seçimiyle tutsak haline geldiğini ve aynı seçim hakkını kullanarak özgürlüğe geri dönebileceğini söyleyebilir. Ne var ki, söz konusu günah işlemek olduğunda tıpkı kölenin efendisine bağlı olması gibi günaha bağımlıyız. İşte bu nedenle sorduğunuz soruyu sordunuz. Seçmediğimiz şekillerde davranıyoruz. Kötü düşüncelere kapılmak istemiyoruz fakat aklımızı dolduran milyonlarca kötü tutku ve arzuya tutsak olmuş buluyoruz kendimizi. Çok küçültücü bir tutsaklık biçimi, değil mi? Mahcup oluyoruz ve bu durumdan nefret ediyoruz. Peki ya durdurabilir miyiz? Hayır, bunu yapamayız.

İsa askerlerin kendisine yaptıklarını durdurabilirdi. Bunu biliyor muydunuz? Evet, askerlerin İsa’ya yaptıklarına inanmakta zorlanıyoruz. Fakat, İsa’nın askerlerin yapmalarına izin verdiklerine inanmakta zorlandığımızı söylemek daha doğru olacak. O zaman olanların korkunçluğunu azaltmasa da o sırada olanların İsa’nın olmasına izin verdikleri olduğunu bilmemiz önemlidir. Sadece önceden bildirmekle kalmadı, olanların hepsi O’nun denetimi altındaydı. “Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı, tekrar geri almak üzere veririm. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:11, 17-18, İncil)

Çaresiz bir kurban mıydı? Merhametsiz adamların merhametine mi kalmıştı? Ancak İncil’i okumamış olan biri böyle konuşabilir. İsa’nın yaşamında, koşullar üzerinde denetime sahip olmadığı tek bir an bile yoktu. Web sitesinde bu inanılmaz kişiye ayrılmış bir yazı dizisi bulacaksınız. Bu dizinin adı İsa’nın Duyguları’dır. Bakalım İsa’ya karşı hayranlık ve hayretle dolmak için kaç tanesini okumanız gerekecek. İşte İsa’ya yönelenlerde esinlediği şaşkınlığa bir örnek:

09 image11052 storm even the wind and waves obey him long 45“O gün akşam olunca öğrencilerine, "Karşı yakaya geçelim" dedi. Öğrenciler kalabalığı geride bırakarak İsa'yı, içinde bulunduğu tekneyle götürdüler. Yanında başka tekneler de vardı. Bu sırada büyük bir fırtına koptu. Dalgalar tekneye öyle bindirdi ki, tekne neredeyse suyla dolmuştu. İsa, teknenin kıç tarafında bir yastığa yaslanmış uyuyordu. Öğrenciler O'nu uyandırıp, "Öğretmenimiz, öleceğiz! Hiç aldırmıyor musun?" dediler. İsa kalkıp rüzgarı azarladı, göle, "Sus, sakin ol!" dedi. Rüzgar dindi, ortalık sütliman oldu. İsa öğrencilerine, "Neden korkuyorsunuz? Hala imanınız yok mu?" dedi. Onlar ise büyük korku içinde birbirlerine, "Bu adam kim ki, rüzgar da göl de O'nun sözünü dinliyor?" dediler.” (Markos 4:35-41, İncil)

İçimizdeki Canavar 

İsa sizi içinizdeki canavardan kurtarabilir mi? Evet, tıpkı rüzgara dinmesini ve sakin olmasını söylemesi ne kadar kolay idiyse, bunu sizin için yapması da o kadar kolaydır.

Bizleri şaşırtan bizim uğrumuza katlandıklarıdır. Askerlerin İsa’ya karşı davranışlarıyla ilgili bu bölümü okuduğumuzda yürekten haykırmıyor muyuz, ‘Bu adam kim ki, yüzünü tükürüklere boğmalarına izin veriyor?!!!’

“Üzerine tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular. O'nunla böyle alay ettikten sonra kaftanı üzerinden çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germeye götürdüler.” (Matta 27:30-31, İncil)

Askerlerin görevi basitti. İsa’yı Ölüm tepesine götürmek ve orada öldürmek. Fakat diğer fikirleri de en az onlar kadar kötüydü. Önce eğlenmek istediler. Güçlü, dinlenmiş, silahlı askerler, bitkin, cennetten gelen, neredeyse son nefesini vermiş, bu ziyaretçinin çevresini sardılar ve dövdüler. Kırbaçlama emir almışlardı. Çarmıha germe emir almışlardı. Fakat, aklı başında kim, neredeyse ölmüş bir adama tükürmekten zevk alabilir? İsa’nın gerçekte kim olduğunu bir bilselerdi…