headerLogo2b-18pt-myriadpro

Neden Çoğu Zaman Yapmak İstediğimi Yapamıyorum? Bunun Yerine Nefret Ettiğim Şeyleri Yapıyorum ve Sonrasında Bunları Yaptığım İçin Utanç Duyuyorum?

13 image7070 window clean heart dirty 99 brighter 45İtaatsizliklerinin sonucu olarak da, Adem ve Havva’nın yüreği üzerine karanlık bir gölge düştü ve bugün sizin ve benim mücadele ettiğimiz şeyle mücadele etmeye başladılar. Yapmamaları gerektiğini bildikleri şeyi yaptılar. Neden yaptıkları merak ettiler. “Bize ne oldu?” diye sordular kendilerine. Kutsal Kitap’ta bu sorunun beş harften oluşan bir yanıtı var: G-Ü-N-A-H. Her birimizin içinde kötü- canavar olan- bir şey var. İncil, sahip olduğumuz bu sorunlu doğadan uzun uzadıya söz ediyor. Sorun yapamamamız değil. İyi şeyler yapabiliriz, ailemiz ve dünyamız için pekçok iyi şey yapabiliriz. Sorun, kötü olanı yapmaktan kendimizi alıkoymamamız. İlahiyat terimleriyle ifade edecek olsak, ahlaksızız. (Sorunumuzun dramatik bir şekilde açıklandığı, 4 Kardeş ve Nehrin Cazibesi adlı makaleyi okumanızı öneririm.)

Doğamızın sorunlu olan yanı nedir? Varlığımızın ta derinlerine kadar yozlaşmış durumdayız. İsa’nın bu konuda söylediklerine kulak verin:

“İsa, halkı yine yanına çağırıp onlara, "Hepiniz beni dinleyin ve şunu belleyin" dedi. "İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır." İsa kalabalığı bırakıp eve girince, öğrencileri O'na bu benzetmenin anlamını sordular. O da onlara, "Demek siz de anlamıyorsunuz, öyle mi?" dedi. "Dışarıdan insanın içine giren hiçbir şeyin onu kirletemeyeceğini bilmiyor musunuz? Dıştan giren, insanın yüreğine değil, midesine gider, oradan da helaya atılır." İsa bu sözlerle, bütün yiyeceklerin temiz olduğunu bildirmiş oluyordu. İsa şöyle devam etti: "İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır. Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.” (Markos 7:14-23, İncil)

14 image5557 creation 45Gördüğünüz gibi mesele utanç verici şeylerin hayatımıza girmesini engelleme meselesi değildir. Zaten içimizdeler, tomucuklanıp yeşermek için doğru koşulların oluşmasını beklemekteler. İsa’nın söylediği ve Kutsal Kitap’ın doğruladığı günahkar olduğumuzdur. Bununla birlikte, Tanrı’yı ve görkemli yaratılışını yanlış anlamayın. Kutsal Yazılar insanın her zaman günahkar olmadığını söylüyor. Adem ve Havva günahkar olarak yaratılmadı. Bunu biliyoruz çünkü Tanrı her şeyi yaratma süreci içinde yarattığı her şeyin iyi olduğunu söyledi. Kutsal Kitap’ın ilk bölümünde her şeyin nasıl yaratıldığı anlatılırken ve yaratılışın her aşamsında Tanrı’nın ne yarattığını öğrenirken ‘iyi’ sözcüğü yedi kez kullanılmıştır. Bölüm şu ayetle sona eriyor:

“Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.” (Yaratılış 1:31, Eski Antlaşma)

Kutsal Kitap’ın ilk bölümlerinde Tanrı’nın yarattığı her şeyi onayladığını öğreniyoruz. Hem iyi hem de kötü olanı mı? Kesinlikle hayır! Çok iyi olduğunu söyleyen, Kutsal Kitap’ın bizlere günahsız olduğunu söylediği Kişi’dir. “Kötüye bakamayacak kadar saftır gözlerin.” (Habakkuk 1:13, Eski Antlaşma). Peygamber Tanrı’nın doğasından söz ediyor. Bize bunu söylüyor çünkü Tanrı pak ve günahsızdır ve Tanrı kendi ilahi doğasına aykırı olana hoş bir şekilde bakamaz. İnsanın günahkar davranışları ve düşünceleri Tanrı’nın iradesi için tiksindiricidir. Daha önce böyle işitmiş olabilirsiniz ama Tanrı iyinin de kötünün de yaratıcısı değildir.

Tanrı’yı her şeyi yaratırken izliyoruz ve her şeyin Yaratıcı’nın istediği şekilde yaratıldığını görüyoruz. Her şey uyumluydu. Eksik olan hiçbir şey yoktu. Tanrı her şeye kadir olduğu için her şeyi görür ve bilir ve kusursuz iyiliğe sahip olmayan hiçbir şey yoktu. 15 image10936 first creation 45Adem ve Havva’nın yüreğinde kusurlu hiçbir şey yoktu, zerre kadar yoktu. Tanrı’nın yarattığı her şey büyük bir sevinç ve keyfe neden oluyordu. Neden mi? Günah yoktu. Tanrı mükkemmel olana bakıyordu ve buna Adem ve Havva hakkında düşünceleri de dahildi. Onlara baktı ve şöyle dedi, ‘Çok iyi!’

“Rabbimiz ve Tanrımız! Yüceliği, saygıyı, gücü almaya layıksın. Çünkü her şeyi sen yarattın. Hepsi senin isteğinle yaratılıp var oldu.” (Vahiy 4:11, İncil)

“Bunların hepsi iyi hoş ama içimdeki kontrol edemediğim canavar ne olacak?” diye soruyorsunuz, “Peki ya Adem ve Havva’nın günah işlemeden önce sahip oldukları paklık? Neden böyle bir doğaya sahip olamıyorum?”

Bu doğa üzerinde Adem ve Havva’dan daha fazla hak iddia edemeyiz. Yani, günah işledikten sonra. Doğumumuzdan beri günahın kapanını bedenimizde, günahın tohumlarını canımızda ve günahın lekesini üzerimizde taşıyoruz. İşte buna ‘ilk günah’ diyoruz. İlk ebeveyinlerimizin insanlık tarihinin başlangıcında işledikleri günah kadar eskidir. Fakat ilahiyatçıların kalıtımsal günahkarlıktan söz ederken anlattıkları öğretişleri karıştırmayın. Bunlarla aynı görüşte olmadığımı söylemiyorum çünkü bebeklerimize bencil olmayı öğretmemizin gerekmediğini biliyorum. Yanlış şeyler yapmalarını öğretmemiz gerekmiyor. Aksine, anne babalar olarak elimizden gelen en iyi şekilde doğru olanı yapmaları için onlara yardım etmeye çalışıyoruz. Yanlış olanı yapmak bizim için doğal olan şeydir. Benim tek söylediğim ilahiyatla ilgili tartışmaların yüreğinizin özlemini doyuramayacağıdır. İçinizdeki karanlığa bir çare özlemi içindesiniz.

Tanrı’nın ruhsal sorununuz için bir çözüm sağladığını söyleyebilmekten ötürü mutluyum. Fakat günahkar oluşunuzu, Tanrı’dan gelen bir çareye ihtiyacı olan ruhsal bir sorun olarak gördüğünüzden emin olalım. Bazıları günahla mücadelenizin, birlikte yaşamanız gereken bir şey olduğunu söyleyebilir. ‘Kader’ diyorlar, ‘Böyle yaratıldın. Tanrı’nın senden istediği tek şey elinden gelenin en iyisini yapman.”

Bu doğru değil!