III. Tutarsızlık: Vahiy
İşe Yaramaz!
Ben, Kutsal Kitap’ın metninin değiştirildiğini söyleyerek doktrinle ilgili bu tutarsızlıkların üstünü örtmeye çalışmanın, bataklık üzerinde parmak ucunda yürümek gibi bir şey olduğuna inanıyorum. İşe yaramaz. Ayrıca, daha büyük bir sorun yaşayacaksınız. Karşılaşacağınız şey, İslam’ın Hıristiyanlık’la ve Hıristiyanlık’ın Yahudilik’le ilişkisindeki daha önemli farklılıklardır. İslam Hıristiyanlık için ne ise, Hıristiyanlık’ın da Yahudilik için aynı şey olduğunu söylerseniz kendinizi köşeye sıkıştırırsınız. Nasıl mı? İncil’in yazarları Tevrat ve Zebur’u hiçbir zaman eleştirmiyorlar. Aksine, Yahudiler ve Hıristiyanlar arasındaki fikir ayrılığının peygamberliğin yorumu ve gerçekleşmesi konusunda olduğunu (hala da öyledir) söylüyorlar. İncil’in yazarları Yahudiler’i metinleri değiştirmek ve yanlış metinlere bağlılık göstermekle suçlamadılar.
İsa ne dedi?
“Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.” (Matta 5:17, İncil)
“İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Çünkü Kutsal Yasa'nın ve peygamberlerin söylediği budur.” (Matta 7:12, İncil)
Dirilişinin Gerçekleştiği Pazar Günü
Roma valisi Pilatus’un izin vermesiyle İsa’nın öğrencileri İsa’nın bedenini çarmıhtan indirdiler ve kayaya oyulmuş bir mezara koydular. “Cesedi çarmıhtan indirip keten beze sardı, hiç kimsenin konulmadığı, kayaya oyulmuş bir mezara yatırdı.” (Luka 23: 53, İncil). Birkaç kez kendisini izleyenlere üçüncü gün ölümden dirileceğini söylemişti. Dirilişinin gerçekleştiği Pazar günü bu mucizevi olaydan haberdar olmayan en azından iki öğrenci vardı. Moralleri bozulmuş bir şekilde köylerine dönerken, dirilmiş İsa onlara katıldı.
Aralarında geçen konuşmaya kulak verelim:
“Aynı gün öğrencilerden ikisi, Yeruşalim'den altmış ok atımı uzaklıkta bulunan ve Emmaus denilen bir köye gitmekteydiler. Bütün bu olup bitenleri kendi aralarında konuşuyorlardı. Bunları konuşup tartışırlarken İsa yanlarına geldi ve onlarla birlikte yürümeye başladı. Ama onların gözleri O'nu tanıma gücünden yoksun bırakılmıştı.
İsa, "Yolda birbirinizle ne tartışıp duruyorsunuz?" dedi. Üzgün bir halde, oldukları yerde durdular. Bunlardan adı Kleopas olan O'na, "Yeruşalim'de bulunup da bu günlerde orada olup bitenleri bilmeyen tek yabancı sen misin?" diye karşılık verdi. İsa onlara, "Hangi olup bitenleri?" dedi. O'na, "Nasıralı İsa'yla ilgili olayları" dediler. "O adam, Tanrı'nın ve bütün halkın önünde gerek söz, gerek eylemde güçlü bir peygamberdi. Başkâhinlerle yöneticilerimiz O'nu, ölüm cezasına çarptırmak için valiye teslim ederek çarmıha gerdirdiler; oysa biz O'nun, İsrail'i kurtaracak kişi olduğunu ummuştuk. Dahası var, bu olaylar olalı üç gün oldu ve aramızdan bazı kadınlar bizi şaşkına çevirdiler. Bu sabah erkenden mezara gittiklerinde, O'nun cesedini bulamamışlar. Sonra geldiler, bir görümde, İsa'nın yaşamakta olduğunu bildiren melekler gördüklerini söylediler. Bizimle birlikte olanlardan bazıları mezara gitmiş ve durumu, tam kadınların anlatmış olduğu gibi bulmuşlar. Ama O'nu görmemişler." İsa onlara, "Sizi akılsızlar! Peygamberlerin bütün söylediklerine inanmakta ağır davranan kişiler! Mesih'in bu acıları çekmesi ve yüceliğine kavuşması gerekli değil miydi?" dedi. Sonra Musa'nın ve bütün peygamberlerin yazılarından başlayarak, Kutsal Yazılar'ın hepsinde kendisiyle ilgili olanları onlara açıkladı.” (Luka 24:13-27, İncil)
İslam’ın Hıristiyanlık’ın Önemli Oranda Devamı Olduğu Söylenemez
Hıristiyanlık ve Eski Antlaşma’nın dini- yani Tevrat ve Zebur’a inananların dinleri- arasında önemli bir devamlılık ve tutarlılık vardır. Yeni Antlaşma’nın, Eski Antlaşma’da saklı olduğu söylenir. Eski Antlaşma (Tevrat ve Zebur), Yeni Antlaşma’da açıklanır. İslam’ın Hıristiyanlık’ın önemli oranda devamı olduğu söylenemez. Nitekim ilk Hıristiyanlar Eski Antlaşma vahyinin yetkisini ve çağdaş metinlerin güvenilirliğini onaylayan Yahudiler’di.
Aşağıda bu doğrulamalardan bazı örnekleri bulabilirsiniz:
Tevrat ve Zebur’un Onaylanması: İlk olarak, İncil’de Eski Antlama’nın tümünün Tanrı esini olduğunu onaylayan ifadeler görüyoruz. Tevrat ve Zebur İncil’de açıklanan kurtuluşla ilgili bilgelik dahi sağlamaktadır: “Sense öğrendiğin ve güvendiğin ilkelere bağlı kal. Çünkü bunları kimlerden öğrendiğini biliyorsun. Mesih İsa'ya iman aracılığıyla seni bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak güçte olan Kutsal Yazılar'ı da çocukluğundan beri biliyorsun. Kutsal Yazılar'ın tümü Tanrı esinlemesidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır. Bunlar sayesinde Tanrı adamı her iyi iş için donatılmış olarak yetkin olur.” (2. Timoteos 3:14-17, İncil)
Elçi Pavlus, burada Eski Antlaşma vahyinden söz ediyor. Yine de bu ilkenin daha sonraki Yeni Antlaşma yazıları için de geçerli olduğu mantıklı bir şekilde düşünülebilir.
Peygamberlerin Onaylanması: İkincisi, İncil’in yazarlarının peygamberlerin esin almalarını Tanrı’nın Ruhu’na bağladıklarını da görüyoruz. İncil’deki bu ayeti Eski Antlaşma’daki 2. Samuel 23:2 ile kıyaslayın:
“Çünkü hiçbir peygamberlik sözü insan isteğinden kaynaklanmadı. Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı'nın sözlerini ilettiler.” (2. Petrus 1:21)
“RAB'bin Ruhu benim aracılığımla konuşuyor, Sözü dilimin ucundadır.” (2. Samuel 23:2)