HIRİSTİYANLIK VE ESKİ ANTLAŞMA DİNİ
Hıristiyanlık’ın sünnet ve sunu gibi uygulamaları bir kenara bıraktığını söyleyerek bazılarınız biraz önce anlattıklarıma karşı çıkabilir ve Hıristiyanlık’ın, Tevrat ve Zebur’un Yahudilik dinini feshettiğini düşünebilirsiniz. Bu savın sezgisel olarak biraz olsun gücü olabilecek olsa da, bu savı reddetmek için iyi nedenler olduğuna inanıyorum. Hem Eski hem de Yeni Antlaşma içinde olanları anladığınızda çeşitli yasalar arasında farklılık olduğunu anlayacaksınız. Bazıları Tanrı’nın halkından beklediği dindar bağlılığı gösterdikleri için daha önemli görünürler.
Eski Antlaşma’da Yer Alan Birincil ve İkincil Buyruklar. Eski Antlaşma’da, Yeni Antlaşma’daki yasanın birincil ve ikincil buyrukları arasındaki farklılığın peygamberliksel beklentisini görüyoruz. Aşağıda bunun örneklerini bulabilirsiniz:
“Samuel şöyle karşılık verdi: “RAB kendi sözünün dinlenmesinden hoşlandığı kadar Yakmalık sunulardan, kurbanlardan hoşlanır mı? İşte söz dinlemek kurbandan, Sözü önemsemek de koçların yağlarından daha iyidir. Çünkü başkaldırma, falcılık kadar günahtır ve dikbaşlılık, putperestlik kadar kötüdür. Sen RAB'bin buyruğunu reddettiğin için, RAB de senin kral olmanı reddetti.” (1. Samuel 15: 22-23, Eski Antlaşma)
“Çünkü sen kurbandan hoşlanmazsın, yoksa sunardım sana, Yakmalık sunudan hoşnut kalmazsın. Senin kabul ettiğin kurban alçakgönüllü bir ruhtur, Alçakgönüllü ve pişman bir yüreği hor görmezsin, ey Tanrı.” (Mezmur 51:16-17, Eski Antlaşma)
“İsrail'in Tanrısı, Her Şeye Egemen RAB diyor ki, Yakmalık sunularınızı öbür kurbanlarınıza ekleyin de et yiyin. Çünkü atalarınızı Mısır'dan çıkardığımda, yakmalık sunularla kurbanlar hakkında onlara seslenip buyruk vermedim. Onlara şunu buyurdum: Sözümü dinlerseniz, ben sizin Tanrınız, siz de benim halkım olursunuz. İyilik bulmanız için her konuda size buyurduğum yolda yürüyün.” (Yeremya 7: 21-23, Eski Antlaşma)
“Çünkü ben kurbandan değil, bağlılıktan hoşlanırım, Yakmalık sunulardan çok beni tanımanızı isterim.” (Hoşea 6: 6, Eski Antlaşma)
Dini İkiyüzlüler
İkiyüzlüler gerçek yüzlerini maskelemek konusunda oldukça iyidir. Söz konusu, imanları olduğunda genel olarak Tanrı’ya tapındıklarını göstermek isterler. Tanrı’ya sundukları sunulara işaret ederler. Uyguladıkları çok sayıda tören ve din geleneklerini fark etmemizi isterler. Bunların onları Tanrı’ya bağladığını düşünürler. Bu kötülük çağlar boyunca yaygın olmuştur. İkiyüzlüler, bu dinsel uygulamalara katıldıklarında Tanrı’ya doğru bir şekilde tapındıklarını düşünürler. Gerçek şu ki, Tanrı bu insanların eşlerine ve çocuklarına nasıl davrandıklarıyla daha çok ilgilenir. Tanrı, dindar insanların dilencilere ne kadar para verdikleriyle değil, onlardan ne kadar para sakladıklarıyla ilgilenir. Tanrı, insanların dinsel uygulama ve törenlerinden çok evsiz insanlara ilgi göstermelerini tercih eder. Bunu biliyor muydunuz?
Bu noktada aklınızda bir soru oluşabilir. Tanrı’nın kendisiyle tutarlı olmadığını düşünebilirsiniz. Tanrı’nın kendisinin atadığı sunuları ve dinsel törenleri reddettiğini düşünebilirsiniz. Durum böyle değildir. Tanrı sadece bunların aşırı derecede kötüye kullanılmasını yargılar. İnsanlar sunularını sunduktan sonra dedikodu yaparak insanları boğazladıklarında, dulların ihtiyaçlarını ihmal ederek ya da satın aldıkları şeylerin KDV’sini ödemeyerek hükümeti aldattıklarında Tanrı koyun sunusundan hoşnut olamaz.
“RAB'bin önüne ne ile çıkayım, yüce Tanrı'ya nasıl tapınayım? O'nun önüne yakmalık sunuyla mı, bir yaşında danayla mı çıkayım? Binlerce koç sunsam, zeytinyağından on binlerce dere akıtsam, RAB hoşnut kalır mı? Suçuma karşılık ilk oğlumu, işlediğim günah için bedenimin ürününü versem olur mu? Ey insanlar, RAB iyi olanı size bildirdi; Adil davranmanızdan, sadakati sevmenizden ve alçakgönüllülükle yolunda yürümenizden başka Tanrınız RAB sizden ne istedi?” (Mika 6: 6-8, Eski Antlaşma)
Yeni Antlaşma’daki Birincil ve İkincil Buyruklar. Tevrat ve Zebur’daki yasalar arasındaki önem farkına kısaca baktık. İşte, İsa’nın üzerinde durduğu ve İncil yazarlarının savunduğu tam olarak bu farktır. İncil’de halkının Kurtarıcısı olarak Mesih geldiği için artık bazı yasaların gerekli olmadığını okuyoruz.
“Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa'nın daha önemli konularını - adaleti, merhameti, sadakati - ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi.” (Matta 23: 23, İncil)
Dini Önderler Halkı Yoldan Çıkardılar
Musa’nın yasası topraklarında yetiştirdikleri ürünün onda birini vermelerini söylüyordu. “Her yıl tarlalarınızda yetişen ürünlerin ondalığını bir yana ayıracaksınız.” Bununla birlikte otlar hakkında bir şey söylemez. Bunların da ondalığının verilip verilmemesi söz konusu olmuştu. Ferisiler, aşırı kuralcı olmaları nedeniyle verilmesi gerektiğini söylüyorlardı. İsa, Yasa’nın açıkça belirtmediği küçük şeyleri tamı tamına ölçmeye çalışırken yasaların özünde bulunan önemli şeyleri gözardı ettiklerini söylüyor. Bu ayetin çerçevesini okuduğunuz zaman dini önderlerin yanlış öğretişleri ve kötü örnekleriyle halkı tamamıyla yoldan çıkardıklarını göreceksiniz. Bu önderler törenlerle ilgili yasaların geleneklerini ve ihtiyarların geleneklerini ahlaki yasanın sorumluluklarının üstünde görüyorlardı.
Hiç namazdan gelip de eşine bağıran bir komşunuz oldu mu? Ya da ezanı beklerken cami avlusunda toplanmış adamların dedikodu yaparak birilerini alaşağı ettiklerini duydunuz mu? Ben duydum. Hiç Katolik amcanızın Cumartesi gecesini tamamıyla sarhoş olarak geçirip sonra Pazar günü rahipten kendisini bağışlamasını istediğini gördünüz mü? Ben gördüm. Nitekim onun gibi sözde Hıristiyanlar nedeniyle yaşamımın yarısı boyunca Hıristiyanlık’tan uzak durdum! İncil’i kendi kendime okuyup çoğu Katoliğin aslında Hıristiyan olmadığını ve uygulayıp inandıklarının İncil’de bulunmadığını görene kadar!