headerLogo2b-18pt-myriadpro

Dört Olağanüstü Ayet

13 image10997 heart love cross sharper long 45Kavranması mümkün olmayan özverili, fedakar bir sevgi eylemiyle, beden almak ve günahkarlar yerine ölmek için Tanrı cennetin yüceliğini bıraktı. Beden almak ve günahkarlar yerine ölmek. Hayır, hayır, hayır...Tanrı ölmedi. İçinde bulunduğu beden, İsa’nın insan doğasının bir parçası olan beden öldü. Evrenin Tanrısı, insan tarihine müdahale etmek ve kendilerini kurtaramayacak olanları kurtarmak için sevgiyle sonsuzluktan aşağı indi. Bedeli ödedi. “Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar 6:23, İncil)

Nasıl da kendini alçalttı! “Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı'ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı.” (Filipililer 2:6-8, İncil). Tanrı Oğlu- insan bedeninde Tanrı- olarak günahı ve ölümü sonsuza dek fethetmek için geldi.

Bu ne demek? “...kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı.” Bir süre için Rab, yarattıkları arasında onlardan farksız bir şekilde ve onurlandırılmadan var olmayı kabul etti. Onlar tarafından hor görülmeye veya göz ardı edilmeye razı oldu. Bu da, bir gün bizim adımıza dünyada görünecek Olan’la ilgili olarak Yeşaya peygamber tarafından önceden bildirilmişti.

“İnsanlarca hor görüldü,
Yapayalnız bırakıldı.
Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı.
İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü,
Ona değer vermedik.

Aslında hastalıklarımızı o üstlendi,
Acılarımızı o yüklendi.
Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını,
Vurulup ezildiğini sandık.

Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi,
Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti.
Esenliğimiz için gerekli olan ceza
Ona verildi.
Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk.

Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık,
Her birimiz kendi yoluna döndü.
Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53: 3-6, Eski Antlaşma)

14 image8131 injil love bible 45Bu ayetleri okurken Tanrı’nın, bizim aramızda bu kadar mütevazi ve alçaltıcı bir yer almak için görkemli mertebesini bir kenara bırakmasını hayal edebiliyor musunuz? Bu konuda hayal etmekle kalmıyoruz. Tanrı, İsa’nın çarmıha gerilmesinin ilahi bir kökeni olduğunu fark etmemiz için ne yapacağını önceden bildirerek peygamberlik tarihinin bir parçası haline getirdi.

Bu ayet ne demek değil? “...kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı.” Tanrı’nın ilahi doğası ve kusursuzluğundan mahrum ettiği anlamına gelemez. Bu olanaksız olurdu. Örneğin, Tanrı her şeye gücü yeten veya her şeyi bilen özelliklerini kaybedemez. Görkeminin dışsal görünümlerini belirli bir süre için bir kenara bırakması düşünülebilir. Tanrı, doğasında bir değişim olmadan bunu yapabilir.

Bulutlar veya bir güneş tutulması nedeniyle güneşi göremediğimizde güneşte gerçekten bir değişim olmaz. Işınları sönmemiştir. Parlaklığı bir süreliğine görünmez. İsa’nın ilahi bir varlık olduğunu dışa vuran şeyleri bir kenara koyduğunu söyleyebiliriz. Daha fazlasını söylemek uygun olmayacaktır.

Peki İsa’nın ilahi yönünü kanıtladığı zamanlar yine de oldu mu? ‘İsa’nın Duyguları’ adlı dizideki yazıları okuduktan sonra bir sonuca varacaksınız. Çarmıha gerilmesinden önce, kendisini tutuklamak için kalabalığın geldiği sırada da İsa’nın ilahi yönünü görebilirsiniz. Kalabalığın yarattığı o gayretle İsa’yı suçlamaya başladılar. Ama bir an sonra, afallayıp sırt üstü yere düştüler.

“Böylece Yahuda yanına bir bölük askerle başkahinlerin ve Ferisiler'in gönderdiği görevlileri alarak oraya geldi. Onların ellerinde fenerler, meşaleler ve silahlar vardı.
İsa, başına geleceklerin hepsini biliyordu. Öne çıkıp onlara, "Kimi arıyorsunuz?" diye sordu.
"Nasıralı İsa'yı" diye karşılık verdiler. İsa onlara, "Benim" dedi. O'na ihanet eden Yahuda da onlarla birlikte duruyordu. İsa, "Benim" deyince gerileyip yere düştüler.” (Yuhanna 18:3-6, İncil)

“Bunu kim yaptı?” “Bana ne oldu?” “Aman Tanrım!” Toprağın üzerinden kalkmaya çalışırken bu kalabalığın neler düşündüğünü hayal etmeye çalışın. Bu kalabalık içinde yaklaşık altı yüz asker vardı. Yerden kalkmaya çalıştılar. Öyle mi? İncil’in asıl dilinde, yere yapıştıkları, orada tutulduklarını ima eden bir sözcük kullanılmıştır. Uzun olmasa da, artık durumu kontrol edemediklerini bilecek kadar uzun bir süre öylece kaldılar. İsa’nın çarmıhtaki görevini ne zaman tamamlayacağına İsa’nın kendisi karar verene kadar ne Yahuda’nın ihanetinin ne de Roma’nın tüm gücünün onu durduramayacağını bilecek kadar uzun süre öyle kaldılar. Her biri kimi tutuklamaya geldiklerine farklı bir şekilde, daha uzun bir süre baktılar. Bu, hepimiz için iyi bir fikir - İsa’ya uzun süre bakmak. Ne göreceksiniz? Ne göreceğiz? İsa Mesih’te insan olmanın ötesinde bir şey olduğunu. İnsan olduğu kadar Tanrı olduğunu. Bunu anlıyor musunuz? Ben anlamıyorum. Fakat ben dünya henüz oluşmadan Tanrı’nın nasıl göründüğünü ilk elden bilmediğim için sözünü kabul edip, bana söylediği kişi gibi olduğuna inanacağım.