headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa ve Mucizevi Belirti İsteği

04 image11252 suspicion suspicious sharpened 45Hayatın can sıkıcı olan bu kısmına işaret ettiğim için üzgünüm ama üzerinizde güç ve yetki konumlarında olan kişilere karşı ne kadar şüpheci yaklaştığınızı siz çok daha iyi bilirsiniz. Hepsi mi ceplerini rüşvet, ya da bir konuda sessiz kalmaları için verilmiş paralarla dolduruyor? Kuşkusuz böyle olmaz. Ama hükümette konumları ne olursa olsun tek amaçları vatandaşlarına hizmet etmek olan diğer isimsizleri unutmanıza yetecek kadar çok var.     

İsa’nın derin bir ah çekmesine neden olan din önderlerine tekrar bakmadan önce yanlış bir şekilde temsil ettikleri Tanrı hakkında düşünelim. Güvenebileceğimiz birileri var mı diye düşünürken Tanrı’yı bu sorunun dışında mı bıraktık? Tek gerçek Tanrı bizi hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmaz çünkü hiç değişmez. Vaatleri, değişmez karakteri kadar sağlamdır. İncil’de şöyle okuyoruz,

İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır.” (İbraniler 13:8, İncil)

İsa değişmez. Sevgisi, gerçeği ve iyiliği dışsal koşullardan etkilenmez. Bu niteliklerinde hiçbir zaman tereddüt etmez. Bu nedenle, Tanrı’nın karakteri ve karakterine dayanarak verdiği vaatler güvenimize ve adanmışlığımıza layıktır. Eğer Müslümansanız size birkaç çok önemli ve son derece kişisel soru sormak istiyorum:

05 question mark 11 long 45Allah’a güveniyor musunuz? 

Sizi cennete götürecek mi?

Bunu kesin olarak biliyor musunuz?

Size bunun sözünü verdi mi?

Sizi oraya götüreceğine güvenebilir misiniz?

Sizi oraya götüreceğine güveniyor musunuz?

Yoksa, son anda, kapris yaparak, yaşamınız boyunca iyi olmaya çalıştığınız halde, sizi cehenneme göndermeye karar verebilir mi?

Allah istediğini yapar mı? Ayrıca kaprisli oluşu, sonsuz iyiliğiniz konusunda sizi karanlıkta bırakmayı da içeriyor mu?  

Bildiğiniz gibi, El Gazali bir ilahiyatçı ve filozoftu. İslam düşüncesi tarihindeki en önemli akademisyenlerden biridir. El Gazali şöyle dedi,

“Allah'ın adaleti insanın adaletiyle kıyaslanmamalıdır. Çünkü insan başka birinin sahip olduğunu ele geçirdiğinde adil davranmamış sayılabilir ama Tanrı’da haksızlık bulunmaz. İnsanların üzerine çeşitli eziyetler yağdırma gücüne sahiptir ve böyle yapacak olsa, adaleti kusurlu sayılmaz. Allah herhangi bir şey yapmak zorunda değildir. Ne adaletsizlik O’ndan sayılır. Ne de herhangi birine herhangi bir konuda borçlu sayılabilir.” (Kitabı Al-Maqsad al-Asna fi Sharah Asma' Allahu al-Husna [Allah’ın Güzel İsimlerini Açıklamanın En İyi Araçları], Müslümanlar’ın Tanrı İlahiyatı adlı kitapta aktarıldığı şekliyle, Zwemer, 1905, 4. Bölüm)

Bu bilgili akademisyenin ne söylediği üzerinde biraz düşünelim birlikte.

1. İfade: Herhangi bir şey yapmak zorunda değildir.
2. İfade: Ne de herhangi birine herhangi bir konuda borçlu sayılabilir.

06 image10647 exclamation green 45Dilerseniz bu ifadelere inanabilirsiniz ama Tanrı’nın yollarıyla ilgili olarak, Musa, İbrahim, Zebur’daki peygamberler ya da İsa tarafından hiçbir zaman böyle bir inanç öğretilmemiştir. Elimizde, Kuran henüz Hz. Muhammed’e verilmeden dört, beş hatta sekiz yüzyıl öncesine giden Tevrat, Zebur ve İncil’in elyazmaları vardır. Bu elyazmalarının metinleri bugün elimizdeki Tevrat, Zebur veya İncil’le aynıdır ya da neredeyse birebir aynıdır. Bu nedenle, Tanrı kendisini insanlara Kutsal Yazılar aracılığıyla açıkladıktan sonra birdenbire El Gazali’nin sözünü ettiği ilahi varlığa dönüşmesi mantığa terstir. 

Bu iki ifade sizi herhangi bir şekilde rahatsız ediyor mu? Etmeli çünkü sizi uçuruma doğru giden ve büyük bir izdiham yaratan insanlarla aynı yere koyuyor. Bu uçurumdan aşağı bakıp dibi olmayan bir boşluk görürsünüz. Ancak uçurumun kenarına geldiğiniz zaman Allah’ın sizi cehennemin ateş çukurunun üzerinden geçirip geçirmeyeceğini öğrenirsiniz. Bir kez geçirebilir ya da geçirmeyebilir! Hepsi ilahi bir kaprise bağlı! Allah’tan sonsuz kaderinizin bundan farklı olacağına dair bir söz aldınız mı? İnanıcınızın gereklerini yerine getirmek konusunda son derece dikkatli olduğunuz halde, yüreğinizde Allah’ın size karşı hiçbir yükümlülük üstlenmediğini biliyorsunuz. Ne size karşı ne de başkasına karşı. 

Müslüman arkadaşlarımdan biri bunu şöyle açıkladı. Yargı Günü’nde Allah’ın önünde uzun bir sıra oluşturmuş insanları anlattı. Ne görüntü ama! Allah’ın cennete ve cehenneme gidenleri nasıl seçtiğini anlattı. Sıradaki birinci kişi cennetin nihai huzur yeri olacağına inanan her Müslüman kadar kendine güveniyordu. İmanına aşağı yukarı hep bağlı kalmıştı. Ne var ki, arkadaşım Müslüman olmanın özünün, Allah’ın bizler için biçtiği kadere, iyi ya da kötü, inanmak olduğunu söyledi. Kuran şöyle der, “De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez.” (Tevbe 9:51). Allah sıradaki ilk kişiye baktı, yaşamını gözden geçirdi ve yine de onu cehenneme göndermeye karar verdi. Sıradakiler şöyle dedi, “Allah’ın isteği olsun!” Bazıları diğerlerine göre daha az içlerinden gelerek söylediler. Gergin ve kaygılı olduğunuz zaman bağırmak zordur.  

Sonraki kişi, camiden çok birahanelerde vakit geçirmişti. Hiç Kuran okumamıştı. Ayrıca, eşini aldatmış ve sözlü olarak çocuklarına kötü davranmıştı, özellikle de akşamdan kaldığı zamanlar. Allah’ın bu adam için iradesi neydi? Allah, bu adamın anne babasının köyündeki yeni caminin yapımı için bir keresinde büyük bir bağışta bulunduğunu biliyordu. Bu nedenle, Allah cennete gitmesini istedi.  

Böyle bir senaryo geleceğinizde mümkün mü?