İsa iyiliğin sadece Tanrı hakkında bir özellik olduğunu söylediğinde, bu bizim hakkımızda neyi ima ediyordu? Söylediği şey, insanın iyi değil, günahkar olduğuydu. Sadece Biri iyidir. Tanrı ve siz değil. Tanrı ve ben değil. Anlamamız gereken şey şu; herhangi biri kutsal bir Tanrı’yı hoşnut etmek için gereken iyi şeyleri yapabilir mi? Zengin adam, Tanrı’nın kesin iyiliğiyle kıyaslandığında kendisinin ne kadar günahkar olduğunu anlamamıştı. İşte cennette sonsuz yaşamın paha biçilemez hazinesinin güvencesini kesin olarak iyi olan Tanrı’dan almak istiyordu. Ruhsal olarak iflas etmiş olduğunu yüreğinde anlayana kadar, sonsuzluktaki muazzam yerini güvence altına almanın bedelini asla bilemezdi. Kimse iyi değilse, buna zengin adam da dahil, insanlar nasıl kutsal bir Tanrı’yla sonsuza dek bir arada yaşamak için gereken niteliklere sahip olabilirler? Öğrencileri şok eden şey buydu.
“İsa çevresine göz gezdirdikten sonra öğrencilerine, "Varlıklı kişilerin Tanrı Egemenliği'ne girmesi ne güç olacak!" dedi. Öğrenciler O'nun sözlerine şaştılar. Ama İsa onlara yine, "Çocuklar" dedi, "Tanrı'nın Egemenliği'ne girmek ne güçtür! Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır."
Öğrenciler büsbütün şaşırmışlardı. Birbirlerine, "Öyleyse kim kurtulabilir?" diyorlardı. “İsa onlara bakarak, "İnsanlar için bu imkansız, ama Tanrı için değil. Tanrı için her şey mümkündür" dedi.” (Markos 10:23-27)
Zengin adam doğru kişiye gelmişti. Fakat bu yeterli değildi.
Yazımın başında Tanrı’nın kendisini insana açıklamasının çeşitli yollarını ele almayı istediğimi söylemiştim. Sorun Tanrı’nın konuşmamış olması değildir. Sorun insanın dinlemeyi istememesidir, tıpkı zengin adam gibi. Bölümün tümünü incelediğinizde, zengin adamın İsa’nın cevabını iki nedenden ötürü reddettiğini görürsünüz. Yüreğinde büyük yer tutan iki şeye veda etmesi gerektiğini anladı, 1) kişisel doğruluğuna güvenme putu ve 2) para sevgisi.
Bu anlatı hakkında daha fazla öğrenmek için İsa’nın Duyguları dizisindeki ilgili yazıyı okuyabilirsiniz. Bakmanız gereken yazının adı İsa ve Cennet Teklifini Reddeden Varlıklı Adam. Web sitemizde okumanız gereken en önemli yazı olacaktır. Neden? Birçoğumuz zengin adam gibi, bir gün cennete girme hakkını elde etmemize neden olacak iyi şeyleri yapmayı başarabileceğimizi varsayıyoruz.
Bir şey daha...
Varlıklı adam sonsuz yazgısıyla ilgili sorusuna doğru yanıtı bulmak için gerçekten de doğru kişiye gelmişti. Ama kime seslendiği konusunda yanlış bir anlayışı vardı. İsa, ‘bana neden iyi diyorsun?’ dediğinde kendi günahlılığını ya da tanrılığını inkar etmiyordu. Varlıklı adamın, iyi olduğuna ilişkin tanımasını haklı olarak kabul edebilirdi. Saf iyilik. Fakat varlıklı adamın iyiliğin anlamı hakkında daha derin bir şekilde düşünmesini istiyordu. İsa hakkında daha fazla şey öğrenmek için yapabileceğiniz en iyi şey İncil’i okumaya devam etmektir. Konuşmasını dinleyin. Kalabalıklar arasında hareketini ve bu hikayedeki gibi insanlarla konuşmalarını okuyun. İsa hakkında kendi izleniminizin oluşmasına fırsat vermek için zaman ayırın. Okurken İsa’ya kendisi hakkında sorular sorun. Gerçekten de tanımaya değer biridir.
Bildiğimiz bir şey var, o da Tanrı kesinlikle iyidir. Tanrı’nın kesin iyiliği doğasının bir parçasıdır. Tanrı buna aykırı davranamaz. Örneğin, Tanrı bazı insanları iyi, bazılarını ise kötü yaratamaz. Düşünceleri ve eylemleri her zaman iyidir. Hem iyi olmayıp, hem de Tanrı olamaz. “Şükredin O'na, adına övgüler sunun! Çünkü RAB iyidir, sevgisi sonsuzdur. Sadakati kuşaklar boyunca sürer.” (Mezmur 100:4-5, Eski Antlaşma)
Bununla ilgili Sorulardan biri ilginizi çekecektir, Kötülüğü Tanrı Mı Yarattı? Tanrı kötülüğü yarattı mı, yoksa sadece izin mi verdi? Tanrı neden kötülüğe izin verir? Bu soruya kısmi bir yanıt, Tanrı’nın, gerçekleşen bu korkunç şeyleri bizlere hayatta O’nsuz yapamayacağımızı öğretmek için kullanmasıdır.
Birçoğumuz ancak dibe vurduğumuzda Tanrı’yı bulduğumuza tanıklık edebiliriz. Aslında biz Tanrı’yı bulmadık. Yani, Tanrı yok veya saklanıyor değildi! O’nu hayatlarımızın dışında tutmayı seçen biziz, tersi değil. İsa’nın insanlık için nerede durduğunu söylediğine kulak verin. “İşte kapıda durmuş, kapıyı çalıyorum. Biri sesimi işitir ve kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim.” (Vahiy 3:20). O’nunla bizim aramızdaki kapı başka hiçbir kapıya benzemez. Dışarıdan kimse içeri girmek için kapıyı açamaz. Neden? O tarafta kapı kolu yoktur. Ancak içten açılabilir. İsa’nın kapıya vurduğunu duymalı ve içeri girme isteğine karşılık vermeliyiz. İnsan, İsa’nın kendisi uğruna öldüğü bir günahkar olduğunu kabul etmeye hazır olduğunda, kapıyı açar. Seve seve! Günahkar bu davranışıyla, İsa’nın sunduğu bağışlamayı ve sonsuz yaşam armağanını alır. İsa’yı Rab’bi ve Kurtarıcısı olarak kabul eder. Kimse istemediği halde kurtarılamaz.
“İsa'nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın. Çünkü insan yürekten iman ederek aklanır, imanını ağzıyla açıklayarak kurtulur. Kutsal Yazı, "O'na iman eden utandırılmayacak" diyor...“Rab'be yakaran herkes kurtulacak.” (Romalılar 10:9-11, 13). Rab'be yakaran herkes yüreğinin kapısını, İsa’ya yaşamlarında layık olduğu yeri vermek için açar.