Bunu ne zaman yaparız? Ruhsal durumumuzu genellikle ancak belirli bir zamanda veya belirli olaylardan sonra dürüstçe değerlendirmeye hazır oluyoruz. Bazılarımız tamamıyla iflas edene, sağlığımızı kaybedene, evliliğimiz yıkılana, çocuklarımız yabancılaşana, kariyerimiz mahvolana ve dünyada dönecek kimsemiz kalmayana kadar Tanrı’ya yakarmıyoruz. O karanlık anda yakarıyoruz, “Tanrım, merhamet et!” Tanrı şöyle cevap veriyor, “Yardımımı istemeni bekliyordum.” O zaman Tanrı, bizleri karanlıktan çıkarmak için ışık (vahiy) verir. Ne kadar çok istersek, o kadar daha fazla ışık sağlar. İnsan Tanrı’dan ışık istediği sürece Tanrı buna devam eder. Tanrı’nın amacı, nihai olarak bizleri bizimle kendisi arasındaki uçurumun çözüm noktasına getirmektir. Sonunda, İyi Haberin sesine geliriz ve Kurtarıcı’nın kapıyı çalışını duyarız.
İsa şöyle diyor, "İşte kapıda durmuş, kapıyı çalıyorum. Biri sesimi işitir ve kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim..." (Vahiy 3:20)
Tanrı hakkında keşfedilecek ne var?
“Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler diye yaptı. Aslında Tanrı hiçbirimizden uzak değildir.” (Elçilerin İşleri 17:27). Putperestler, tanrıları her zaman kendilerine yakın olsun diye onların altın ve gümüşten heykellerini yaptılar. Ne kadar da aptalca! Tanrı bize her zaman yakın çünkü O her zaman her yerdedir. Gidebileceğiniz ve Tanrı’nın zaten orada olmadığı bir yer yok. Aslında, öğrendiğimiz gibi, girmesine izin vermeniz için yüreğinizin kapısında bekliyor. Bu Tanrı hakkında inanılmaz bir keşif, öyle değil mi?
Acaba şu anda Tanrı’nın sizden uzak olduğunu mu hissediyorsunuz. Öyleyse, Tanrı sizden uzaklaşmış olamaz öyle değil mi? Tanrı’dan yabancılaşma hissimiz, en çok bizim günahkarlığımızla ilgilidir. Bunu biliyor muydunuz? Eğer Tanrı size uzak ve tanınamaz gibi geliyorsa, bunun ilahiyat açısından Tanrı’nın tanınamayacağını söyleyen herhangi bir öğretiyle ilgisi yoktur. Kişisel olarak tanınamaz mı? Tak...tak....tak.
Yaratılışın Tanıklığı
Bu makalede Tanrı’nın genel vahyini ele alıyoruz- Tanrı’nın, çok eskiden günümüze kadar her çağda her yerde insanlara konuşma yolunu. Şu ana kadar, bu vahyin vicdanın tanıklığı ve tarihin tanıklığı aracılığıyla bize nasıl geldiğini gördük. Genel vahyin üçüncü alanı yaratılmış olan dünyadır. Doğa Tanrı’nın varlığına, bilgeliğine ve gücüne tanıklık ediyor. Elçi Pavlus bundan söz ederek şöyle dedi;
“Haksızlıkla gerçeğe engel olan insanların bütün tanrısızlığına ve haksızlığına karşı Tanrı'nın gazabı gökten açıkça gösterilmektedir. Çünkü Tanrı'ya ilişkin bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir; Tanrı hepsini gözlerinin önüne sermiştir. Tanrı'nın görünmeyen nitelikleri -sonsuz gücü ve Tanrılığı- dünya yaratılalı beri O'nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmektedir. Bu nedenle özürleri yoktur.” (Romalılar 1:18-20)
Yaratılışın kendisi, Yaratıcı’nın ‘sonsuz gücünü ve Tanrılığını’ ortaya koyuyor. Bu nedenle, yaratılmış dünyayı gözlemleyen açık fikirli herhangi biri bütün bunların arkasında, kendisinden çok üstün bir Gücün olduğunu hissetmeden edemez. Bu Gücü, kendi zayıflığı ve dünyadaki varlığının kısalığıyla doğrudan karşıtlık içinde görür.
Fakat bundan daha fazlasını çıkarabiliriz. Kutsal Kitap, insanın sadece yaratılış üzerinde düşünerek, Tanrı’nın kişiliği veya özelliklerinin belirli yönleri hakkında bir anlayış edinebileceğini söylüyor! Evet, Tanrı güçlü olmalı. İnsan büyük okyanusları, görkemli dağ zirvelerini, yıldızların kavranılamaz büyüklüğünü ve milyarlarca galaksiyi düşündüğünde, Tanrı’nın inanılmaz derecede güçlü olduğunu fark etmesi kolaydır. Ayrıca, Tanrı’nın aşağıdaki özelliklere sahip olduğu sonucuna da varabiliriz:
AKILLI. İnsanın çevremizdeki ayrıntılı tasarımı ve uyumu veya bir hücrenin indirgenemez karmaşık iç yapısını veya DNA’mızdaki kodu incelediğinde, Tanrı’nın inanılmaz derecede akıllı olduğu sonucuna varması kolaydır.
YARATICI. Milyonlarca tür hayvan, sürüngen, çiçek ve balığı düşünün! Dünyada yaşayan en azından 10 milyon tür böcek var. Muazzam bir şey bu! Tanrımız yaratıcı bir Tanrı! Fakat bunu tekrar düşünün. Siz ve ben yaratıcı insanlar olduğumuz halde, Tanrı ve bizim aramızda büyük bir fark var ve bu fark aklımıza hemen gelmeyebilir. Evrenin varlığının devam edebilmesi için Tanrı gereklidir.
İşte bu farka bir örnek daha. Eğer bir parça mobilya yaparsam, bunun varlığının devam etmesi benim var olmama bağlı değildir. Masa bittiğinde, bensiz işlev görebilir. Ölürsem, masa yine burada olur. Fakat Tanrı’nın Evrenle ilişkisinin içinde bir şey daha vardır. Tanrı, sadece Evreni yaratmakla kalmadı, Evrenin varlığını sürdürüyor. Bunun anlamı şu: Tanrı’nın ölmesi mümkün olsaydı, o anda Evren yok olurdu. İşte Tanrı’ya bu kadar bağımlıyız!!! Tanrı’nın varlığı için Evren gerekli olmasa da, Tanrı, Evrenin varlığının devamlılığı için gereklidir. Ve sizin için. Ve tabi benim için de.