Arkadaşların ve Akrabaların Tepkileri: İsa’yı Rabbimiz ve Kurtarıcımız olarak kabul etmeden önce bizi tanıyanların tepkileri farklı farklı olacaktır. Artık aynı değerleri paylaşmadığımız için bazı arkadaşlarımızı kaybedebiliriz. Artık eskiden birlikte yaptığımız ahlaksız şeyler yapmadığımız için eski arkadaşlarımız bize kızabilirler. Tabii ki sorun yaratan biri olmak istemeyiz. Fakat arkadaşlarımız ya da akrabalarımızla imanımız nedeniyle sorunlar yaşayabiliriz. Ailemiz bizi tuhaf, fanatik ve hatta ulusa ve halkımıza ihanet eden bir hain olarak görebilir. Genel olarak bize ve bu habere karşı gösterdikleri ilk tepki zamanla yumuşayacaktır. Karşı çıkmalarına sözlü çıkışlarla karşılık vererek durumu daha da kötüleştirmeyin.
Çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkede, İsa’ya iman eden kişiler olarak yanlış anlaşıldığımızı hissederiz ve bu son derece acı verici bir histir. İmanımız nedeniyle yanlış anlaşılmalar olduğunda bunu normal karşılamayı öğrensek de üzülürüz. Gerçekleri bütün yönleriyle bilmeden, söyleyeceklerinize bile kulak vermeden ailenizin sizi yargılaması son derece üzücüdür. İsa Mesih’i izleyen kişiler, yanlış anlaşılmanın İsa’nın dünyadayken yaşadığı en zor denenmelerden biri olduğunu bilirler.
İnsan reddedilmeyi nasıl iyi bir şekilde karşılayabilir? İlk olarak, İsa’nın nasıl üstesinden geldiğine bakalım. Dünyadaki yolculuğunuz boyunca birlikte yürüyeceğiniz ve konuşacağınız O’dur. İşte, Eski Antlaşma’da İsa’nın bizim yerine çekeceklerini önceden bildiren ayetler:
“İnsanlarca hor görüldü. Yapayalnız bırakıldı. Acılar adamıydı. Hastalığı yakından tanıdı. İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü. O’na değer vermedik. Aslında hastalıklarımızı o üstlendi. Acılarımızı o yüklendi. Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını vurulup ezildiğini sandık. Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi. Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza O’na verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık. Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi. O baskı görüp eziyet çektiyse de ağzını açmadı. Kesime götürülen kuzu gibi, Kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi açmadı ağzını.” (Yeşaya 53:3-7)
İsa’ya yüklenen çirkin günah yumağından söz ettiğimi hatırlıyor musunuz? Bu yumak ve İsa’nın çarmıha gerilmesiyle ilgili peygamberliği okudunuz. Bu ayetlerin yazarı, İsa’nın dünyaya gelmesinden yedi yüz yıl önce yaşamış olan Yeşaya peygamberdir. Bütün bunları bizim için yaptı. Kurtarıcınızı, siz cehenneme gitmeyin diye yüklendiği cehennemi düşündüğünüz zaman, sevdikleriniz tarafından bağırılmanın ya da azarlanmanın acısı biraz olsun hafifleyebilir. En azından sıkıntılarınızı doğru bakış açısıyla görmenizi sağlar.
İsa kesin ve nihai bir reddedilme yaşadı. İsa’ya iman ettiğinizi öğrendiklerinde ailenizin göstereceği tepkiyi düşünürken, bir zamanlar kendisine ‘Acıların Adamı’ denildiğini hatırlayın. Size ‘gavur’ diyen ya da başka aşağılayıcı sözler eden sevdiklerinize karşı tepki vermeyi düşünürken, İsa’yı hatırlayın, “O baskı görüp eziyet çektiyse de ağzını açmadı”. Anne babanıza imanınızı açıklamadan çok önce duayla Rab İsa’dan sevdiklerinizi işitecekleri için hazırlamasını isteyin. Yüreğinizi hazırlamasını ve size esenlik vermesini isteyin. İşte Kurtarıcınızın karşılığı böyle olacaktır:
“… zayıflıklarımızda bize yakınlık duyamayan biri değildir. Tersine, her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiştir. Onun için Tanrı'nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım; öyle ki, yardım gereksindiğimizde merhamet görelim ve lütuf bulalım.” (İbraniler 4:15-16, İncil)
Tanrı’nın sevgisi, keskin bir biçimde reddedilme ve hatta ölüm karşısında nasıl dayanmıştır? Romalı askerlerin İsa’nın ellerine ve ayaklarına çivileri çaktıkları anı düşünün. Ne dedi?
“İsa'yla birlikte idam edilmek üzere ayrıca iki suçlu da götürülüyordu. Kafatası denilen yere vardıklarında İsa'yı, biri sağında öbürü solunda olmak üzere, iki suçluyla birlikte çarmıha gerdiler. İsa, "Baba, onları bağışla" dedi. "Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar." O'nun giysilerini aralarında paylaşmak için kura çektiler.” (Luka 23:32-34, İncil)
Benim ellerime ve ayaklarıma çivi çakmaya çalışsaydınız, ben hiç de bu şekilde karşılık vermezdim! Bence hiçbirimiz doğal olarak bu şekilde tepki vermezdik. Ne var ki, Rab İsa ancak Tanrı’nın yapabileceği şekilde karşılık verdi.İsa’nın, çevresinde olup bitenlere hakim olmadığı bir an var mıydı? Kesinlikle hayır. İncil’i okuduğunuz zaman siz de bu sonuca varacaksınız. İsa, yaklaşmakta olan çarmıhla ilgili olarak şöyle demişti:
“Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Benimkiler de beni tanır. Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:15-16, 18, İncil)
Şu an olduğunuz yerden cennete giden yolculuğunuzda Egemen Olan’ın bu yolculuk için ihtiyaç duyduğunuz her şeyi vereceğinden emin olabilirsiniz. Buna İsa’ya iman ettiğinizi anne babanızla paylaşacağınız gün de dahildir. “Tanrım da her ihtiyacınızı kendi zenginliğiyle Mesih İsa'da görkemli bir biçimde karşılayacaktır.” (Filipililer 4:19, İncil)
Anne babanızın yerinde olsam ve İsa’ya iman ettiğinizi duysam, ben de büyük bir olay yaratırdım! Neden mi? İlk olarak, Papa’ya bağlı olduğunuzu, Bakire Meryem’e tapmaya başladığınızı ve değiştirilmiş bir din kitabına inandığınızı düşünürdüm! Anne ve babanızın kaygı duyması için bunlar yeterince önemli kaygılar mı? Öyle olurdu, eğer kaygılarında haklı olsalardı. Ne var ki kaygıları yersizdir, ancak çoğunlukla sizin araştırmalar yaparak geçtiğiniz bu yoldan onlar henüz geçmemişlerdir ve gerçekte neye inandığınızla ilgili bilgileri kısıtlı ve önyargılıdır. Ailenizin bu konuda neden bu kadar duygusal davrandığını anlamaya çalışın.