headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa ve Adlarının Cennette Yazılmış Olmasından Ötürü Duyduğu Sevinç

22 crowd shadow crowd 45İsa’nın öğretişinin yazmanların ve Ferisiler’in öğretişlerinden daha yeni, farklı ve iyi olduğu hemen anlaşılmıştı. Bu yasa öğretmenleri için İsa’nın popülerliğinin kendileri için sorun olacağını anlamak uzun sürmeyecekti. İsrail öğretmenleri arasında haberlerin çok hızlı yayıldığına kuşku yoktu. Kefarnahum’daki bu son toplantı, İsa’nın öğretişleri konusunda ne yapacakları hakkında karara varmak için düzenledikleri toplantılardan en azından biriydi. Celile’nin her köyünden ve Yahudiye’den ve Yeruşalim’den geliyorlardı. 

Yasa öğretmenleri İsa’yı dinlemek, yargılamak ve sonra, kuşkusuz kendilerine karşı oluşturduğu tehdit karşısında nasıl bir adım atmaları gerektiği üzerinde karar vermek için toplanmışlardı. Böylesi bir grup öğretmen büyük bir grup olmalıydı. Büyük olasılıkla evin büyük bir kısmını onlar kaplıyordu.   

Bu hikayede önemli olduğunu düşündüğüm bir ayrıntı var. Bu öğretmenlerin odada oturdukları söyleniyor. Eğer bir eve sığabilecek en fazla sayıda kişiyi sığdırmak isterseniz, bu kişileri nasıl yerleştirirdiniz? Oturtur muydunuz, yoksa ayakta mı durdururdunuz? Tabii ki ayakta durdururdunuz. O halde, Ferisiler ve yasa öğretmenleri neden ‘oturuyordu’? Herkes ayakta duruyor olsa, eve daha fazla kişi sığardı. Oturma pozisyonu bu öğretmenlerin yetki pozisyonuydu. O günlerde öğretmenler öğretirken ayakta durmaz, otururdu. Bu öğretmenler ayakta durmazdı çünkü ayakta duracak olsalar İsa’nın öğretme yetkisini kabul etmiş olurlardı. Zaten buna meydan okumak istiyorlardı. Bu büyük düşman grubu evdeki bütün alanı kaplıyor ve felçli adamın İsa’nın önüne getirilmesine engel oluyorlardı.

Çatı açılırken bu düzgün ve son derece kibirli öğretmenleri izlemek çok eğlenceli olurdu. Bu kibirli öğretmenlerin üzerine düşen kiremit ve yıkıntı parçalarını görebiliyorsunuz, değil mi? Bu parçalardan kaçınmak ve birbirlerine çarpmamak için kaçışmalarını hayal edebiliyor musunuz? Çatı aşağıda çok dindar bir şekilde oturanların üzerine çöktü! Yukarıdakilerin yaptıkları şeye bir son vermelerini öfkeyle talep etmelerini gözünüzün önünde canlandırabiliyor musunuz? İğrenerek üstlerini temizlediklerini görebiliyor musunuz? Biri şöyle diyor, ‘Sakalıma kiremit parçaları düştü! Ne kadar saygısızca!!!’

23 hell ahead hands 45Adam sonunda aşağı indirildiğinde ve İsa’nın önüne geldiğinde gerçekten bir şeyler olmaya başladı. Bakın ne oluyor. Adamlar ya da felçli adam İsa’dan bir şey istedi mi? Hayır. Ya İsa istek gelmeden harekete geçti ya da adamlar İsa’nın adamı görünce kendisinden bir şey istenmeden yapılması gerekeni yapacağını düşündüler. Kesin olan bir şey varsa, o da İsa’nın adamın ihtiyacını gördüğüydü ama gördüğü ve söyledikleri herkesi şaşırttı.   

“İsa onların imanını görünce, "Dostum, günahların bağışlandı" dedi. (Luka 5:20) 

Ben bunun hemen hemen evde bulunan herkes için rahatsız edici bir yanıt olduğuna inanıyorum. Siz hepsinin memnun olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ben öyle düşünmüyorum. Felçli adamın kendisi de İsa’nın sözlerinden rahatsız olmuş olmalı. Aslında günahlarının bağışlanması için değil, şifa bulmak için gelmişti. Yolculuğunun bütün tehlikelerine özellikle de çatıdan aşağı indirilirken yaşadıklarına göğüs germişti. Günahlarının bağışlandığının söylenmesi ‘aldatmaca’ gibi gelmiş olmalı. Fiziksel olarak iyileştirilmek için gelmişti. Sonuç olarak dört arkadaşı bunun olacağına söz vermemiş miydi? 

Felçliyi eve getiren adamlar da benzer bir tepki göstermiş olmalı. Felçli arkadaşlarını çok uzaktan getirmişler ve kalabalıklar arasında yol açmak için epey uğraşmışlardı. Felçli adamı çatıdan indirme zahmetine katlanmışlardı en azından evin sahibinin çatı onarımı için kendilerine bir fatura göndereceğini biliyorlardı. İyileştirme isteğini dile getirmemişlerdi ama İsa yine de iyileştiremez miydi? Yanlış bir şekilde yönlendirildiklerini hissediyorlardı. İsa’nın cevabı karşısında hayalkırıklığına uğradılar. 

24 image10766 judge jesus redder gray sharpened 45Ferisiler ve yasa öğretmenleri öfkelenmişti. Felçlinin iyileşip iyileşmemesini pek umursamıyorlardı. İsa’nın bir adamın günahlarının bağışlandığını ilan etme küstahlığını göstermesine kızmışlardı. Herhangi bir insanın! İnsanın günahlarının bağışlanması, ancak Tanrı’nın yapabileceği bir şey diye düşündüler, haklı olarak. Bu nedenle, birine günahlarının bağışlandığını söylemek aynı zamanda Tanrı olduğunu iddia etmekti. “Bu adam kim olduğunu sanıyor?”

‘Bağışlamayı’ şöyle tanımlıyorum: ‘Canınızı yakan kişiyi cezalandırma hakkından vazgeçmek.’ İsa’nın çarmıhta yaptığı budur. Felçli adamı bağışlama hakkı var mıydı? Evet, beni de bağışladı. İsa’nın Lazar’ı Ölümden Diriltmesi- 2. Bölüm adlı makalede benim için nasıl olduğunu okuyabilirsiniz.

Yetki konusu sıkıntı yaratıyor çünkü bu konu, din öğretmenleriyle İsa arasında çekişme konusu. Kalabalıklar, İsa’nın onlar gibi değil, yetkiyle öğrettiğini söylüyordu. Gerçekten de öfkeyle dolup taşmaktalar. Önlerindeki sahneye bakarken öfkeden kıpkırmızı olmuş yüzlerini ve şişen boyun damarlarını görür gibiyim!

İsa’nın yanıtı her türlü sorunun ortaya çıkmasına neden oluyor. Birincisi, şu soruyu ortaya çıkartıyor, ‘Adam aslında fiziksel olarak iyileşmek isterken İsa nasıl olur da günahlarının bağışlandığını söyler?’ Bunun yanıtı çok basit. Ben, İsa’nın eylemleriyle günahların bağışlanmasının, sadece fiziksel iyileşmeden çok daha önemli ve değerli olduğunu öğrettiğine inanıyorum. Günahların bağışlanması, fiziksel iyileşmeden çok daha büyük ve kalıcı bir öneme sahiptir.