headerLogo2b-18pt-myriadpro

Bilim Tanrı’nın Var Olmadığını Kanıtladı mı? Bilim İnsanlarının Size Zorbalık Yapmalarını Kabullenmeyin!

22 wonder about jesus9 temp5 45Tanrı’nın hayat hakkında bilgisi bizim bilgimizden kat kat derindir. Uzay-zaman süreklisinin yaratıcısı olarak Tanrı olan biteni, öznel önyargı veya fiziksel kısıtlamalar olmadan olduğu gibi bilmektedir. Zaman ve uzayın kısıtlamalarına bağlı olmadığı için Tanrı, tüm olayları sürekli olarak şimdiki zamanda görür. Bilgimiz her zaman dünyayla fiziksel etkileşimlerimiz aracılığıyla gerçekleşir ve öznelliğimizle kısıtlanır. Oysa, Tanrı’nın bilgisi doğrudandır ve bu bilgiye aracısız olarak sahiptir. Bizim kendimizi tanıdığımızdan daha iyi tanır bizleri. Kişisel deneyimlerimizi bizim bilemeyeceğimiz bir şekilde bilir. Tanrı sadece olayları değil, bunlara duygusal tepkilerimizi ve bunları yorumlamak için kullandığımız düşünsel yapıları da bilir. 

“Ya RAB, sınayıp tanıdın beni. Oturup kalkışımı bilirsin, niyetimi uzaktan anlarsın.
Gittiğim yolu, yattığım yeri inceden inceye elersin, bütün yaptıklarımdan haberin var.
Daha sözü ağzıma almadan, söyleyeceğim her şeyi bilirsin, ya RAB. Beni çepeçevre kuşattın,
elini üzerime koydun. Kaldıramam böylesi bir bilgiyi, başa çıkamam, erişemem.” (Mezmur 139:1-6, Eski Antlaşma)

(3)  Dünyada kötülük ve acı olduğuna göre her şeye gücü yeten ve tamamıyla iyiliksever bir Tanrı’nın olmadığı açıktır. Kötülük ve acının neden var olduğu, akademik bir sorudan daha fazlasıdır çünkü hepimiz, genellikle başka birisinin yaptığı yanlış bir şey nedeniyle acı çektik. Bu gece yüz binlerce yastık, kederli insanların gözyaşlarıyla ıslanacak. Sabah olduğunda ise, yine uykusuz geçen bir gecenin bitkinliğiyle sevdiklerini kaybetmiş olmanın yasını tutacak ya da kötü giden evlilikleri veya yok olan hayalleri hakkında kara kara düşünecekler.   

23 by means of violence3 temp5 45Kötülüğün varlığı konusunda tatmin edici bir cevap bulamadığımızda Tanrı’ya inancımızı terk etmemize neden olabilir, tıpkı Albert Einstein’ın durumunda olduğu gibi. Bu nedenle, kötülük sorununu anlamaya çalışmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. İşte bu nedenle bu konu yazımızın önemli bir kısmını oluşturacak.

Dünyadaki kötülüğün -ister insanın insafsızlığı isterse doğal felaketler aracılığıyla olsun- büyüklüğünü ve derinliğini düşündüğümüzde bazılarımız Tanrı’nın var olmadığı sonucunu çıkartıyor. Siz de böyle hissediyor musunuz? Soru: Hepimiz ateist mi olmalıyız? Bu büyük bir adım olurdu, öyle değil mi? Tanrı’nın var olmadığından nasıl emin olabiliriz? Belki de Tanrı’nın dünyada kötülüğe izin vermesinin bir nedeni vardır. Belki de, bizim çok az algılayabildiğimiz -eğer algılayabiliyorsak- büyük plana bir şekilde uyuyordur.  

İncil’in güvenilirliğinin kanıtlarını incelemiş, İsa’ya inanan birisi olarak kötülük sorunu çok vahim olsa da, Tanrı’nın var olmadığına bir kanıt olduğuna inanmıyorum. Aksine, Hıristiyan teizminin aslında insanlığın kötülük sorununa çözüm konusunda son ve en iyi çözüm olduğuna inanıyorum! 

Neden bu şekilde düşündüğümü açıklamak için, net bir şekilde düşünmek amacıyla birkaç farklılığa dikkat çekmenin yararı olacak. İlk olarak, entelektüel kötülük sorunu ve duygusal kötülük sorununu ayırt etmeliyiz. Entelektüel kötülük sorunu Tanrı’nın ve kötülüğün nasıl bir arada yaşadığı hakkında akılcı bir açıklama bulmakla ilgilidir. Duygusal kötülük sorunu ise insanların kötülük ve acıya izin veren bir Tanrı’ya karşı hoşnutsuzluklarının nasıl ortadan kaldırılacağıyla ilgilidir. 

24 image6620 evil look face purple 45NOT: Eğer tek amacınız bilimin Tanrı’nın varlığını çürütmesi konusu ise şimdilik bu kısmı atlayıp, ‘Bilim Tanrı’ya İnancı Artık Eski Moda Hale Getirdiğine İnanıyor’ başlıklı kısma inmenizi öneririm. Öte yandan, kötülük konusu bu yazının önemli bir kısmıdır çünkü ateistler Tanrı düşüncesinin çelişkili olduğunu kanıtlamak için bunu kullanmayı seviyorlar. Bu kısmı atlayacak mısınız? Sadece bir kaçınızın atlayacağını düşünüyorum çünkü kötülüğün var olma nedeni ve Tanrı’nın kötülüğü neden ortadan kaldırmadığı bir çoğumuzun kafasını kurcalayan sorular.

‘Kötülük sorunu’ diye bilinen sorunun klasik biçimi, aşağıdaki üç önermenin mantıken tutarsız olduğunu iddia etmektedir:   

a)  Tanrı herkesi sever.
b)  Tanrı güçlüdür.
c)  Kötülük vardır.

Öncelikle, tam manasıyla ele alındığında bu üç ifade arasında resmen bir çelişki yoktur. Yani, açık bir çelişki görmeden her üç önermeye de akılcı bir şekilde inanabilirsiniz. Öte yandan, yakından incelendiği takdirde nihai olarak tutarsızlık veya çelişkinin ortaya çıkacağını ve bu nedenle kuşkucu insanlar üç ifadeden en azından birinin hatalı olması gerektiğini varsayarlar. Ya Tanrı sevgi değildir (yani, belki de ‘iyilik ve kötülüğün ötesinde’ bir varlıktır). Ya da, Tanrı her şeye gücü yeten değildir (yani, kötülükle savaşma yetisi açısından kısıtlı olablir). Ya da, aslında kötülük yoktur (yani, kötülük belki de sadece bir yanılgıdır). Kötülüğün varlığının kendi kendini açıkladığı söylendiği için sorun birinci ya da ikinci ifade de olmalıdır. Seven ve güçlü olduğu düşünülen bir Tanrı’nın var olmadığı sonucuna varırlar.

Gerçeği söylemek gerekirse, kuşkucu olan kişiye cevap vermek, dünyadaki kötülüğün ve acının ve sıkıntının amacı konusunda pozitif bir savunma yapmaktan daha kolay. Örneğin, kuşkucuların argümanına göre, eğer seven ve güçlü bir Tanrı’nın kötülüğü hemen ortadan kaldırması gerektiğini varsayarsak, bir ağırlığa sahip olur. Diğer bir deyişle, Tanrı’nın iyiliği ve her şeye gücü yeter olmasının gecikmeden kötülüğü imha etmesi varsayılır. Kuşkucular Tanrı’nın kötülüğün dünyamızı parçalamasına izin vermesinin herhangi bir nedeni olamayacağını söylerler. ‘Eğer ben Tanrı olsaydım,’ derler, ‘kötülükten kurtulurdum.’ Yeniden düşünün. Bu varsayım haklı değildir, özellikle de her şeyi bilmeyen ölümlülerden geldiği için. Bizler Tanrı değiliz ve Tanrı’nın evrende kötülüğe izin verme nedenlerini bilmediğimiz için bu gibi nedenler olmadığını söyleyemeyiz. Ancak her şeyi bilen varlıklar olsaydık bu iddiayı ileri sürebilirdik.