5. Mazeret - “Babalar, size yazıyorum, çünkü başlangıçtan beri var Olan'ı tanıyorsunuz. Gençler, size yazıyorum, çünkü kötü olanı yendiniz. Çocuklar, size yazdım, çünkü Baba'yı tanıyorsunuz. Babalar, size yazdım, çünkü başlangıçtan beri var Olan'ı tanıyorsunuz. Gençler, size yazdım, çünkü güçlüsünüz, Tanrı'nın sözü içinizde yaşıyor. Kötü olanı yendiniz. Dünyayı da dünyaya ait şeyleri de sevmeyin. Dünyayı sevenin Baba'ya sevgisi yoktur.” (Yuhanna 2:13-15, İncil)
Katolik Kilisesi, bu ayetlerin birinci satırını Kutsal Kitap’ın rahipler için ‘Baba’ ünvanını kullanmayı öğrettiğini kanıtlamak amacıyla aktarır. Önceki ayetlerde olduğu gibi, uygun şekilde, ayetlerin geri kalanını atlarlar. Burada Elçi Yuhanna’nın sadece farklı yaşlardan insanlara seslendiğini göstermek için bende burada aktarıyorum. Bazılarına ‘gençler’ bazılarına ‘çocuklar’ dediği gibi bazılarına da ‘babalar’ diyor sadece!
Ünvan olarak ‘Baba’nın kullanımı hakkında son bir düşünce paylaşmak istiyorum. Katolik ilahiyatçılar bazen İncil’de İsa’nın İbrahim’den ‘Baba İbrahim’ diye söz ettiğini söylerler. Böyle bir şey söylemiyor. Sadece zengin adamın cehennemde söylediğini tekrar etmiştir;
“Zengin bir adam vardı. Mor, ince keten giysiler giyer, bolluk içinde her gün eğlenirdi.
Her tarafı yara içinde olan Lazar adında yoksul bir adam bu zenginin kapısının önüne bırakılırdı; zenginin sofrasından düşen kırıntılarla karnını doyurmaya can atardı. Bir yandan da köpekler gelip onun yaralarını yalardı.
Bir gün yoksul adam öldü, melekler onu alıp İbrahim'in yanına götürdüler. Sonra zengin adam da öldü ve gömüldü. Ölüler diyarında ıstırap çeken zengin adam başını kaldırıp uzakta İbrahim'i ve onun yanında Lazar'ı gördü.
'Ey babamız İbrahim, acı bana!' diye seslendi. 'Lazar'ı gönder de parmağının ucunu suya batırıp dilimi serinletsin. Bu alevlerin içinde azap çekiyorum.'
İbrahim, 'Oğlum' dedi, 'Yaşamın boyunca senin iyilik payını, Lazar'ın da kötülük payını aldığını unutma. Şimdiyse o burada teselli ediliyor, sen de azap çekiyorsun. Üstelik, aramıza öyle bir uçurum kondu ki, ne buradan size gelmek isteyenler gelebilir, ne de oradan kimse bize gelebilir.'
Zengin adam şöyle dedi: 'Öyleyse baba, sana rica ederim, Lazar'ı babamın evine gönder. Çünkü beş kardeşim var. Lazar onları uyarsın ki, onlar da bu ıstırap yerine düşmesinler.'
İbrahim, 'Onlarda Musa'nın ve peygamberlerin sözleri var, onları dinlesinler' dedi.
Zengin adam, 'Hayır, İbrahim baba, dinlemezler!' dedi. 'Ancak ölüler arasından biri onlara giderse, tövbe ederler.' İbrahim ona, 'Eğer Musa ile peygamberleri dinlemezlerse, ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar' dedi.” (Luka 16:19-31)
Tanrı, ruhsal liderlerimiz için kullanacağımız ünvanları seçerken son derece özenliydi.
Katolik Kilisesi’nde ‘Baba’ ünvanının uygunsuz kullanışı konusunu neden bu kadar uzun uzadıya ele aldığımı merak edebilirsiniz. İnsanın Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın söylediklerini gözardı edip kendi insani kararlarını izlediğinde ne olduğunu görmenizi istiyorum. O kadar. Bu hataya düşmeyin, insanların liderlerine verdikleri ünvanlar son derece önemlidir. Bazı terimler Hıristiyan liderler için tamamıyla kabul edilmezdir. Tanrı, onlar için kullanacağımız ünvanları seçerken son derece özenliydi. Bunların hiçbiri ‘Baba’ (Peder) değildir!
Fakat Katolik Kilisesi’nin ihtiyaç duyduğu dilinin yenilenmesi değildir. Sorun bundan çok daha derindir. Katolik Kilisesi’nin tekrar Kutsal Kitap’a uygun Hıristiyanlık’a dönmesi için gereken nedir? Bugün bildiğimiz şekliyle Katolik Kilisesi’nin var olamayacağı şekilde büyük reformlar gereklidir.
Durum o kadar ağır mı? Siz söyleyin. Kutsal Kitap’ı okuduğunuzda Tanrı’nın bizi başka bir iman kuralına, -Roma’nınki gibi- yönelttiğini görüyor musunuz? Hayır. İsa’nın, peygamberlerin ve elçilerin ‘kutsal geleneğin’ Tanrı Sözü olduğunu öğrettiklerini duyuyor musunuz? Hayır. Kutsal Kitap’ta, ‘kutsal gelenek’ ve Katolik Kilisesi’nin Papaları ve gözetmenleri tarafından yorumlandığı şekliyle Kutsal Yazılar’ın Hıristiyanlar’ın iman kuralı olduğunu görüyor musunuz? Hayır. Tanrı’nın, tam olmamız için kendimizi kutsal geleneklere ve papaların buyruklarına teslim etmemizi söylediğini duyuyor musunuz? Hayır, İncil’de bu gibi direktifler görmüyoruz. ‘Her iyi iş için donatıldıysak’ neden böyle bir şey söylemelerini bekleyelim? İnsanın her iş için yeterli olması anlamında değilse, başka hangi anlama gelebilir bu sözler? Bu nedenle Kutsal Kitap bizleri, Roma’da veya başka bir yerde merkezi bulunan başka bir iman kuralına yöneltmiyor. Bunun yerine Kutsal Kitap, Kutsal Yazılar’ın Tanrı’nın yoluna göre yaşamayı arzulayan kişiyi donatmak için tamamıyla yeterli olduğunu açıklayarak böyle bir gerekliliği üstü kapalı bir şekilde reddediyor. Kutsal Kitap, Katolik Kilisesi’nin bu konuyla ilgili duruşuyla çelişiyor.
Vatikan’ın sunduğu herhangi bir şeye ihtiyacınız var mi?
Eğer Katolik Kilisesi, doktrinle ilgili ve ruhsal konularda doğru bir şekilde donatılmak için kutsal gelenekler ve diğer papalık görevlerine ihtiyacımız olduğunu söylemek istiyorsa o zaman Kutsal Kitap’ın öğretmek, azarlamak, yola getirmek ve doğruluk konusunda eğitmek için yeterli olmadığını kanıtlamak zorundadır. Kutsal Yazılar’ın kendisi gerçeği bilmemiz ve gerçekte bina edilmemiz için yeterli olduklarını söylediği için Vatikan’ın sunduğu herhangi bir şeye ihtiyacımız yok demektir.
Bunu anlıyor musunuz? Gerçekten anladığınızı ümit ediyorum. Kutsal Yazılar ilahi bir şekilde ve tüm insanlar için yazıldı. Katolik Kilisesi’ndeki papalar ve din önderlerinin bizim için yorumlamaları amacıyla onlara yazılmadı. Roma ne zaman kenara çekilip Tanrı’nın konuşmasına izin verecek? “Petrus ve öbür elçiler şöyle karşılık verdiler: "İnsanlardan çok, Tanrı'nın sözünü dinlemek gerek."” (Elçilerin İşleri 5:29)