Bilim Tanrı’ya İnancı Modası Geçmiş Hale Getirdiğini Düşünüyor
Kilise önderi ve ilahiyatçı Timothy Keller diyor ki, ‘Evrim, inandığımız, hissettiğimiz ve yaptığımız her şeyi doğal seçimin bir ürünü olarak açıklayan, her şeyi içine alan bir kurama dönüştürüldüğünde artık bilim alanına değil, felsefe alanına girmiş oluyoruz.’ (21) Diğer bir deyişle, evrimin Tanrı ve evrene müdahalesi olasılığını dışladığına inanmak bilimden uzaklaşmaktır. Bir inancı (evrim), başka bir inancın (Tanrı’ya inanç) yerine koymaktır. Bu konuda bilimin yanıldığını söylemekten memnuniyet duyuyorum. Tanrı’yla ilgili konularda yetkiyle konuşmaya çalışıyor ama fena halde başarısız oluyor. Bilim bize bombalama kazasında ölen küçük kızın gerçek anlamı hakkında bir şey söyleyemez. Bilim yaratılışı inceleyebilir ve bunun için minnettarlık duyuyoruz. Ama Yaratıcı’yı inceleyemez.
Bazı bilim insanlarının Tanrı olasılığını dışlamalarının nedeni, başka bir şeyden çok, Tanrı hakkında sahip oldukları bazı peşin hükümlü düşüncelerdir. Mucizevi olana inanmıyorlar ve bu nedenle Tanrı’nın varlığı konusuna, Tanrı’nın var olmadığına ilişkin bir peşin hükümle yaklaşıyorlar! Bu bile tek başına bilimsel olmaktan uzaktır çünkü kanıtları incelemeden bir varsayımda bulunuyorlar. Kendinizi bu şekilde kısıtlamanız için iyi bir neden yok gerçekten de. Tabii ki, mucizeler ve Tanrı’nın varlığı bilimin araştırabileceklerinin dışında yer almaktadır ama bu, mucizelerin olmadığı ve Tanrı’nın var olmadığı anlamına gelmez. Kanıtlara bakın!
Toplayacağınız kanıtlar ağır izotopların nüklesenteziyle, dairesel iki renklilikle ilgili ya da test tüpünüzdeki sıvının kırmızıya dönmesiyle ilgili değildir. Fakat yine de kanıt olacaktır. Tümevarım yöntemini izleyen bilim insanları gibi siz de, Kutsal Kitap hakkında okuduğunuz veya araştırdığınız şeylere dayanarak kanıt toplayabilir ve genel çıkarımlarda bulunabilirsiniz.
Neyi incelemelisiniz? Tanrı kendisini Kutsal Yazılar’da bulacağınızı söylediğine göre, Kutsal Yazılar’ın güvenilir olup olmadığını belirlemeniz gerekecek. Tarih ve arkeolojiden gelen kanıtları inceleyin. İsa hakkında Eski Antlaşma’da verilen ve İsa’nın gerçekleştirdiği 300’ün üzerinde peygamberliği inceleyin. Ya da, bunlar hakkında internette bulunan yazıları okuyun. İşte bu yazılardan birinden kısa bir alıntı:
Beni Mesih’le ilgili peygamberlikleri çalışmaya teşvik eden şeyin ne olduğunu asla tahmin edemezsiniz. Bu konuya, yüzyesel bir şekilde ilgi duymanın ötesine geçemeye beni ikna eden şey Peter Stoner adında bir matematikçinin yazdığı bir makaleyi okumam oldu. Bir insanın Mesih’le ilgili peygamberliklerin küçük bir sayısını dahi yerine getirmesi olasılığıyla ilgili şaşırtıcı bazı bilgiler yayınladı. Anlattıkları inanılmazdı.
Tek bir insanın, Tevrat ve Zebur’da Mesih’le ilgili olarak bulunan peygamberliklerin sadece 48’ini yerine getirmesi 10^157’de 1’dir yani, 10 ve yanında 157 tane sıfır. Bu da, bir seferde, evrenin bilinen tüm kütlesi içindeki tüm elektronlar arasında ilk seferde belirli bir elektronu bulmak gibi bir şeydir!
Ne var ki, Mesih bu peygamberliklerin sadece 48’ini değil, 300’den fazlasını yerine getirdi!!! Matematiğe yeteneğim olmadığı için birinci hesap bile beni etkilemeye yetmişti. TEK BİR ADAM tarafından 300’den fazla peygamberliğin gerçekleştirilmiş olmasının matematiksel olasılığını hesaplamak insanın anlayışının ötesinde bir şey olmalı! Bu matematiksel çalışma, İsa’nın eşsizliğinin bir başka güçlü doğrulamasıydı benim için.
Gelecekteki olayları büyük bir kesinlikle öngören Eski Antlaşma peygamberlerinin tarihte kendilerine özgü bir yeri vardır. Başka dinlerde buna benzetilebilecek hiçbir şey yoktur.
Ölüdeniz Tomarlarını mutlaka araştırın. El yazmalarının sağladığı kanıtlar (erken dönemlere ait elle yazılmış nüshalar) gerek Eski Antlaşma, gerekse Yeni Antlaşma’yı kuvvetli bir şekilde destekliyor. Ünlü Ölüdeniz Tomarları, Eski Antlaşma kanıtlarından sadece bir örnek. Bu belgeler, Kumran’da İ.Ö. 150 yılından önce kurulan bir yerleşkenin ‘kütüphanesinden’ gelmiştir. Bu yer İ.S. 68 yıllarında terk edilmiştir. Elyazmalarının bazı nüshaları bu dönemde hazırlanmıştır ve bazıları ise daha önce yazılmış (İ.Ö. üçüncü yüzyıl) ve buraya getirilmiştir. Yazımla ilgili (ortografik) değişiklikleri ve benzer küçük farkları göz ardı ettiğiniz takdirde Ölüdeniz Tomarları bugünkü Eski Antlaşma’nın ardındaki İbranice metne uymaktadır. Web sitemizde bu konu hakkında okuyabilir veya Google arama motoru kullanarak bu konuyu daha ayrıntılı bir şekilde araştırabilirsiniz.
Yeni Antlaşma’nın 20.000’den fazla elyazması mevcuttur. Bu da, Yeni Antlaşma’yı en güvenilir kadim belge yapmaktadır. Neden İncil’i kendi kendinize okumuyorsunuz? Müslüman mısınız? Ben Kuran’ı okudum. Siz benim kutsal kitabımı okudunuz mu?
Sonuç
İnsanın şu anda sahip olduğu engin bilgi, yine de evreninde yaşadığımız Tanrı’nın enginliği ve karmaşıklığıyla kıyaslandığında yine de oldukça küçüktür. Bir insana ait bahçede yaşayan salyangozun o insanı anlamaya çalıştığını düşünün. Salyangoz, insanın ne olduğunu keşfedecek ya da yeterli bir şekilde açıklayabilecek akla sahip değildir. Bunların arasında devasa bir fark vardır ama bu fark bizimle doğa üstü Yaratıcımız arasındaki fark kadar büyük bir fark değildir.
Bilimin yöntemleri doğal fenomenleri incelemekte kısıtlı olduğu için Tanrı bilimsel yöntemlerle incelenemez. Bu nedenle, bilim bizlere Tanrı hakkında bir şey söyleyemez. Richard Dawkins gibi bazı bilim insanları gibi siz de deneyebilirsiniz ama bilim bizlere Tanrı hakkında bilgi veremez. Tanrı’nın varlığını kanıtlayamaz da, çürütemez de. Bilimsel gibi görünen ama olgu kılığına girmiş varsayımlar olmaktan öteye gidemeyen ifadelerin zorbalığına izin vermeyin.