Yeruşalim’deki tapınağın kayıtları yok olduğu için, Kayafa’nın yaşayıp yaşamadığını belgeleyecek kanıtlar olmadan yüzyıllar geçmiştir. Öte yandan, 1990’da su parkı inşaatı sırasında rastlantı eseri eski bir mezar mağarası ortaya çıkarıldı. Mezar odasının üzerindeki yazı Kayafa ailesine ait olduğunu gösteriyordu. Kayafa ismi sadece İncil’de ve Yahudi tarihçi Yosefus tarafından kullanılmıştı. Yahudi kayıtlarının hiçbirinde Kayafa’nın isminin başkahinlikle ilişkilendirildiğini gösteren bir bilgi yoktu. Mezarda altmış yaşındaki bir adamın kalıntıları bulundu. Ölü kemiklerin konulduğu yerin üzerindeki yazıda, bir başkahine yakışacak şekilde Yehosef bar Qafa (Yusuf, Keyafa’nın oğlu) yazılıydı. Mezarda bulunan paralar bronz kaplamaydı ve İ.S. 42/43 yıllarına aitti. Muhtemelen, İsa’nın mahkemelerine başkanlık eden başkahinin (ya da en azından kâhin ailesinden birinin) kalıntıları bulunmuştu.
2) Yazımın başlarında, İsa’nın bir efsaneden ibaret olup olmadığı konusunu tartışırken, bu fikre karşı iki kaynaktan alıntı yapmıştım. Bunlar Hıristiyanlık dışı kaynaklar olduğu için bunları tekrarlamakta yarar var. Hatırlarsanız şu soruyu soruyorduk, “Yeni Antlaşma’da, bilinen arkeolojik, tarihsel, bilimsel veya başka verilere göre yanlış olduğu gösterilebilen ifadeler veya iddialar var mı?”
En eski Hıristiyanlık dışı kayıtlar Yahudiler tarafından yapılmıştı. İ.S. 98 yılında yaşamış olan Falviyus Yosefus, Romalı olmuş bir Yahudi tarihçiydi. Roma halkı için Yahudi tarihi hakkında kitaplar yazardı. Jewish Antiquities (Yahudi Tarihi) adlı kitabında İsa’dan bahsetmiştir. Bir keresinde şöyle yazıyor:
“Bu aralarda, iyi işler yapan ve erdemleri tanınmış olan, bilge bir adam olan İsa ortaya çıktı. Birçok Yahudi ve başka uluslardan insanlar öğrencileri oldular. Pilatus İsa’yı çarmıha gerilerek ölüme mahkûm etti. Fakat öğrencileri olanlar onun öğretişlerini vaaz ettiler. Çarmıha gerildikten üç gün sonra onlara göründüğünü ve yaşamakta olduğunu anlattılar. Belki de, peygamberlerin, harikalarını önceden bildirdiği Mesih oydu.”
Romalı tarihçi, senatör ve Asya ili (günümüz Türkiyesi’nin batısı) valisi Korneliyus Taktikus İsa ve Hıristiyanlar hakkında şöyle yazmıştır: “Nero ahlaksızlıkları dile düşmüş Hıristiyanları (halk arasında onlardan böyle söz edilirdi) her türlü tasfiye ile cezalandırdı. Başları olan Mesih, Yahudiye valisi olan Pontiyus Pilatus tarafından Tiberiyus döneminde ölüm cezasına çarptırılmıştı.” Bu sözler açık bir şekilde İsa Mesih’in varlığını doğrulamaktadır. İsa, bir efsane değil, gerçek bir insandı. Fakat bu Romalı tarihçi bizlere bundan fazlasını anlatıyor. İsa’nın Roma valilerinden birinin emriyle öldürüldüğünü doğruluyor. Hıristiyanlık dışı bu kaynakta İsa’nın ölümünün yaklaşık tarihini öğreniyoruz. Pilatus’un Roma Valisi olduğu zamandı.
3) Virginia Lynchburg’daki Liberty Üniversitesi’nde İnanç Savunması ve Felsefe Profesörü olan Dr. Gary Habermas İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonraki 110 yıl içinde, on sekiz kadar Hıristiyanlık dışı kaynak “Mesih’in yaşamı ve ilk dönem Hıristiyanlık hakkında yüz olgu, inanç ve öğretiden fazlasını anlatır” diyor. “Bu unsurların mucizeleri, dirilişi ve tanrılık konusunda iddiaları da dahil olmak üzere İsa’nın yaşamının hemen hemen her temel ayrıntısından söz ettiğini eklemeliyim. ” (20)
Zamanın bu dönemine ait tarih verilerinin eksikliği göz önünde bulundurulduğunda, bu hayret vericidir. Örneğin, İsa’dan söz eden kaynakların bu dönemdeki sayısı, Sezar’ın fetihlerinden söz eden kaynakların bu dönemdeki sayısından fazladır. Yeni Antlaşma’daki bu ayrıntıların doğrulamalarının, Mesih’ten sonra 20 ile 150 yılları arasına tarihlendirilmesi de daha da şaşırtıcıdır. “Eski tarihgrafi standartlarına göre oldukça yenidir.” (21)
Birinci ve ikinci yüzyılda Yeni Antlaşma belgelerinden, başka Hıristiyanlarla mektuplaşmaları sırasında sıkça alıntı yapan eski Hıristiyan yazarlardan da bahsetmiştim. ‘Sıkça’ derken on binlerce alıntıyı kast ediyorum. Akademisyenler bu alıntıları gayretli bir şekilde derlemişler ve 11 ayet dışında, Yeni Antlaşma’nın tümünü yeniden oluşturabilmişlerdir. Bunun iki anlamı vardır. Birincisi, Yeni Antlaşma elyazmalarının herhangi bir nüshası olmasa da, bu alıntılardan orijinal elyazmalarının neler söylediğini yeniden oluşturabilirdik. İkincisi, bu alıntılar ve İncil’in binlerce elyazması birbirinin doğruluğunu kontrol etmek için kullanılabilir- ve kullanılmıştır.
İNCİL'İN DIŞSAL TESTİ GEÇMESİ KONUSUNDA HİÇBİR SORUN YOKTUR!
Nitekim, bibliyografi testi, içsel test ve dışsal test İncil’e uygulandığında, tamamıyla güvenilir bir kitap olduğu ortaya çıkmaktadır. Benim kişisel olarak bu yazıda en muazzam bulduğum gerçek İncil'in elimizdeki elyazmaları arasında bulunan küçük farklılıklardır. Tarihçilerin ve metin eleştirmenlerinin İncil konusunda nasıl bir sonuca vardıklarını hatırlayalım. Bunu bibliyografi testi hakkındaki bölümde ele aldık: “İncil’in metninin %99.5 saf olduğu kabul edilir. ‘Yazım hatalarının’ olmadığı metinlere ya da bağlama bakarak kolayca düzeltilebilir. Kopyalama hataları sözcük tekrarı, yazım hatası ya da kopya eden kişinin gözünü bir satırdan diğerine geçirirken bir sözcük atlaması gibi oluşabilir. Farklılıklar çok küçüktür. Bu küçük kopyaların farklılıkları Kutsal Kitap’ın doktrin açısından gerçeğini etkilemiyor." İsa Mesih’in sözleri ve yaptıkları olağanüstü ve güvenilir bir şekilde bizlere aktarılmıştır. Lütfen devam etmeden önce bu son cümlenin altını çizin.