Tarihsel araştırmalar, İsa’nın dirilişine hemen inanıldığı gerçeğinin yanındadır. İlk dönemlere ait bir elçilerin inanç bildirgesi, dirilişi içerir ve birçok akademisyen tarafından İsa’nın ölümü, gömülmesi ve dirilişinden 3-7 yıl sonrasına tarihlendirilir. (8) Bu inanç bildirgesiyle aynı görüşte olmak demek, bunun öncesinde topluluğun buna inandığını ima eder değil mi? Elçilerin vaazları her zaman diriliş üzerine odaklanmıştır. Çok kısa bir süre içinde, Roma İmparatorluğu boyunca önceleri Tanrı’ya sadık bir şekilde her haftanın altıncı günü (Cumartesi) ibadet eden dindar Yahudiler Hıristiyanlığa inanmış ve İsa’nın dirilişini kutlamak için haftanın ilk günü (Pazar) tapınmak üzere bir araya gelmeye başlamışlardır.
Tabii ki, İsa hakkında efsaneler yazılmış olabilir. Kuşkusuz birçok farklı kitabe ortaya çıkmıştır ama bunlara İsa hakkında gerçeklerle karşı çıkılmıştır. Bunlar kısa bir süre içinde ortadan kaybolurlardı. Hıristiyanlık hakkında sözde ‘efsaneler’- ölümü, gömülmesi, dirilişi ve tanrılığı- ölmedi. Bunlar efsane değildi. İcat edilmediler. Bunlar gerçekten oldu!
6) Şayet İsa ve/veya Hıristiyanlık bir efsane olsaydı, Hıristiyanlık inancına düşman olan ilk dönem tarihçileri bunu söylerdi. Hem eski hem de modern bazı dinler tarihsel bir zemine gereksinim duymazlar. Neden? Olaylardan ziyade fikirlere dayanırlar. Hıristiyanlık bunlardan değildir. Hıristiyan inancına düşman olan tarihçiler bile İsa’nın ölümü ve dirilişine atıfta bulunmuşlardır. Bu tarihçilerin söyledikleri, İncil’in yazarlarının, birinci yüzyılda Filistin’de kişisel olarak gözlemedikleri olaylar hakkında doğru bir şekilde yazdıklarını doğrulamaktadır. İsa hakkında tarihsel kayıtlar olmasaydı, düşmanca bir tutum sergileyen bu tanıklar Hıristiyanlık ve İsa’nın sadece bir efsaneden ibaret olduğunu söyleyebilirlerdi.
En eski Hıristiyanlık dışı kayıtlar Yahudiler tarafından yapılmıştı. İ.S. 98 yılında yaşamış olan Falviyus Yosefus, Romalı olmuş bir Yahudi tarihçiydi. Roma halkı için Yahudi tarihi hakkında kitaplar yazardı. Jewish Antiquities (Yahudi Tarihi) adlı kitabında İsa’dan bahsetmiştir. Bir keresinde şöyle yazıyor:
“Bu aralarda, iyi işler yapan ve erdemleri tanınmış olan, bilge bir adam olan İsa ortaya çıktı. Birçok Yahudi ve başka uluslardan insanlar öğrencileri oldular. Pilatus İsa’yı çarmıha gerilerek ölüme mahkûm etti. Fakat öğrencileri olanlar onun öğretişlerini vaaz ettiler. Çarmıha gerildikten üç gün sonra onlara göründüğünü ve yaşamakta olduğunu anlattılar. Belki de, peygamberlerin, harikalarını önceden bildirdiği Mesih oydu.” (9)
Romalı tarihçi, senatör ve Asya ili (günümüz Türkiye’sinin batısı) valisi Korneliyus Taktikus İsa ve Hıristiyanlar hakkında şöyle yazmıştır: “Nero ahlaksızlıkları dile düşmüş Hıristiyanları (halk arasında onlardan böyle söz edilirdi) her türlü tasfiye ile cezalandırdı. Başları olan Mesih, Yahudiye valisi olan Pontiyus Pilatus tarafından Tiberiyus döneminde ölüm cezasına çarptırılmıştı.” (10) Bu sözler açık bir şekilde İsa Mesih’in varlığını doğrulamaktadır. İsa, bir efsane değil, gerçek bir insandı. Fakat bu Romalı tarihçi bizlere bundan fazlasını anlatıyor. İsa’nın Roma valilerinden birinin emriyle öldürüldüğünü doğruluyor. Hıristiyanlık dışı bu kaynakta İsa’nın ölümünün yaklaşık tarihini öğreniyoruz. Pilatus’un Roma Valisi olduğu zamandı.”
Tallus, Grekçe yazan bir tarihçiydi. Bütün yapıtları kaybolmuştur ancak daha sonraki bazı Eski ve Orta Çağ yazarları aracılığıyla birkaç parça yazısı bize ulaşabilmiştir. Bunların arasında en ilginci İsa’nın öldürülmesi esnasındaki karanlık hakkındadır. Bazıları tarafından ‘Libyalı felsefeci’ olarak bilinen Julius Afrikanus, Tallus’tan şöyle bahsetti,
“Dünyanın her yanına dehşet verici bir karanlık çöktü; depremle sarsılan kayalar parçalandı Yahudiye’de ve başka birçok bölge yıkıldı. Tallus’un üçüncü kitabı olan History (Tarih) kitabında sözünü ettiği karanlık (ki bana nedensiz gibi geliyor) güneş tutulmasıdır.” (11)
“Çarmıha asılan suçlulardan biri, "Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!" diye küfür etti. Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. "Sende Tanrı korkusu da mı yok?" diye karşılık verdi. "Sen de aynı cezayı çekiyorsun. Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı." Sonra, "Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an" dedi.
İsa ona, "Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın" dedi. Öğleyin on iki sularında güneş karardı, üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü.” (Luka 23:39-45)
Genç Pliny, günümüz Türkiye’sinin batıdaki bölgelerinden biri olan Bitinya’da Roma Valisi idi. İ.S. 112 yılında bir çıkmazla karşı karşıya kaldı. İsa’yı izleyen birkaç kişi mahkemesine çıkarılmıştı. Arkadaşı olan İmparator Trajan’a, onlara karşı nasıl davranması gerektiği konusunda danıştı. Hıristiyanlara yönelik ilk suçlamanın ne olduğu mektupta açık değil fakat Hıristiyanlar genel olarak zararsız görünse de, imanlarını inkâr etmedikleri takdirde Pliny’nin onları öldürmesi emrini verdi.