Barnabas İncili’nin, İncil’deki İsa anlatılarına Müslüman karşılık olarak sunulduğu net bir şekilde açıktır. “Bunun bir Müslüman tarafından yazıldığını mı ima ediyorsun? Hayır hiçbir Müslüman, Kuran’la çelişen bir kitap yazmazdı!” diyebilirsiniz. Bu, karşı çıkmak için mantıklı bir neden. Hiçbir Müslüman’ın Kuran’la birkaç noktada çelişecek sahte bir İncil yazmayacağını söylemek anlaşılabilir. Öte yandan, bu görüş, bu kişinin İslam’ı tamamıyla anladığını varsaymaktadır. Daha mantıklı olan hipotez, kitabı, Müslümanlık konusunda sınırlı bilgiye sahip birinin yazmış olmasıdır. Örneğin, hangi Müslüman İslam’ın cennetin yedi kattan oluştuğunu öğrettiğini bilmez? Ancak Kuran’ı pekiyi bilmeyen birisi.
Barnabas İncili’nin yazımın amacıyla ne ilgisi var? İnsan, kadim bir kitabın orijinaline bağlı olup olmadığını nasıl saptayabilir sorusunun yanıtını öğrenmek istiyoruz. Tarihçilerin ve metin eleştirmenlerinin bu saptamayı yapmak için üç test kullandığını öğrendik. Barnabas İncili’ni bibliyografi, içsel test ve dışsal teste tabii tuttuğumuzda sahte olduğunu söylemek için pek düşünmemize gerek yok. Barnabas İncili, orijinal bir İsa İncili değildir. Yazar İ.S. 1. yüzyılın dilini, tarihini ve coğrafyasını anlamıyor. Örneğin, yazarın İsa’nın nerede yaşadığı hakkında çok yanlış bilgiye sahip olduğunu öğrendik. Sahte incilinin 20. bölümünde diyor ki, “İsa, tekneye binip memleketi olan Nasıra’ya doğru yola çıktı.” İsa’nın gerçek öğrencilerinin hepsi İsa’nın yaşamı ve yaşadığı bölgeyi iyi bilirlerdi. İsa’nın döneminde yaşamış olan, İsa’nın gerçek öğrencileri Nasıra’nın Lübnan Sıradağları’nda bulunduğunu bilirlerdi. İsa’nın kentinin denizden 14 km uzakta olduğunu bilirlerdi!
PAPA BONİFACE İLE İLGİLİ REFERANSLAR
Barnabas İncili Papa Boniface’den referanslar içermektedir. Bu bizi ilgilendirmeli mi? Evet, ilgilendirmeli. İşte nedeni:
Tanrı Musa döneminde Yahudilerin her yüzyılda iki kere jübile yılını kutlamaları gerektiğini söylemişti: “'Yedi yılda bir kutlanan Şabat yıllarının yedi kez geçmesini bekleyin. Yedi kez geçecek Şabat yıllarının toplamı kırk dokuz yıldır. Sonra, yedinci ayın onuncu günü, yani günahları bağışlatma günü, bütün ülkede yüksek sesle boru çalınacak. Ellinci yılı kutsal sayacak, bütün ülke halkı için özgürlük ilan edeceksiniz. O yıl sizin için özgürlük yılı olacak. Herkes kendi toprağına, ailesine dönecek. Ellinci yıl sizin için özgürlük yılı olacak. O yıl ekmeyecek, ürünün ardından süreni biçmeyecek, budanmamış asmanın üzümlerini toplamayacaksınız. Çünkü o yıl özgürlük yılıdır. Sizin için kutsaldır. Yalnız tarlalarda kendiliğinden yetişeni yiyebilirsiniz. “'Özgürlük yılında herkes kendi toprağına dönecek. Bir komşuna tarla satar ya da ondan tarla alırsan, birbirinize haksızlık yapmayacaksınız.” (Levililer 25:8-11, Eski Antlaşma)
Çoğu insan için bu kutlama yaşamlarında sadece bir kez kutlanırdı, ve birçokları için o kadar bile değil, çünkü her 50 yılda bir kutlanırdı. Bu önemli, hayatta bir kere olan olay sırasında ne olurdu? İki tanesi şöyleydi:
1) İbrani kölelerin hepsi serbest bırakılırdı.
2) Bütün topraklar asıl sahibine veya asıl sahibinin ailesine iade edilirdi.
Buna göre hiçbir İsrailli hep köle olarak kalamazdı. Bu dönemsel kurtuluş her İbrani hizmetkâr sınıfı için geçerliydi. Ailelerinin ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar yoksul oldukları için kendilerini satanlar ve işledikleri suçlardan ötürü hizmetçi olmak üzere satılanlar da dahildi.
Jübile yılı aynı zamanda yoksulluğu da ortadan kaldırırdı. Zenginliğin yoğun bir şekilde ve kalıcı olarak birikimine engel olurdu. Talihsiz ailelere hayata yeniden adil bir şekilde başlama şansı verirdi. Toprakları yeniden onlara iade edilirdi. İsraillilerin miraslarını asla kalıcı bir şekilde kaybetmemelerini mümkün hale getirirdi.
Yüzyıllar boyunca bu buyruğa uyuldu. Roma Katolik Kilisesi bu ilkeyi Katolik inancının içine aldı fakat İ.S. 1300 yılında Papa 8. Boniface jübilenin her yüzyılda bir kutlaması yönünde bir hüküm verdi.
Bunun Barnabas İncili’yle ne ilgisi var? Bu sahte kitaba göre İsa sözde şunları söylemiştir: “O zaman Tanrı’ya dünyanın her yerinde tapınılacak ve merhameti alınacak, artık yüz yılda bir kutlanacak olan Jübile yılı, Mesih tarafından her yerde yılda bir kere kutlanacak.” (s. 104). Bu kayda değer rastlantıyı ancak bir çözüm açıklayabilir. Barnabas İncili’nin yazarı İsa’nın jübile yılından bahsederken ‘her yüz yılda bir’ demesini, ancak Papa Boniface’nin hükmünü biliyor ise, söyleyebilirdi. Papa’yla aynı zamanda veya ondan sonra yaşamadıysa bu hükmü nasıl bilebilirdi? Bu gerçekten açık bir şekilde bir tarih yanılgısı ve Barnabas İncili’nin İ.S. on dördüncü yüzyıldan daha önce yazılmış olamayacağı sonucuna varmamıza neden oluyor. Evet, kitabın içsel kanıtları 14. veya 15. yüzyılda yazıldığını düşündürüyor.
Kitapta, İncil’de bahsedilen Barnabas tarafından yazılmış olmasına inanmamızı sağlayamayacak kadar fazla hata var. Örneğin, Barnabas İncili, İsa’nın Pilatus’un bölgedeki Roma Valisi olduğu dönemde doğduğunu söylüyor. Ne var ki, tarih Pilatus’un İ.S. 26 veya 27 yılında vali olduğunu kaydediyor- İsa Mesih’in doğumundan çok sonra.
Ayrıca, Barnabas İncili birinci yüzyılda yazılmış idiyse, aynı döneme ait başka belgelerde buradan alıntı yapılmış olmalıydı. İlk kilise babalarının yapıtlarının hiçbirinde ondan alıntı yapıldığını görmüyoruz. Barnabas İncili’nin ilk dönemde yazıldığını iddia edenler Barnabas’ın Mektubu’nu kast ediyor olabilirler- bu mektup birinci yüzyılda yazılmıştı fakat ilahi bir şekilde esinlenmemişti.
Son bir yorum daha. İnsanlar bu sahte yazıyı yayınlamaya, tanıtmaya ve dağıtmaya devam ederek nesiller boyunca Müslümanları yanlış bir şekilde yönlendirmeye devam etmeli mi? Şayet dürüst insanlarsa, etmemeliler.